- Bu kez, acaba gözünü açtığı öbür dünya daha mı iyiydi? Yoksa orada da horlandı mı? Veya umduğundan daha iyi şeylerle mi karşılaştı? Hepimiz bunu en doğru biçimiyle bir gün anlayacağız.
- Bu görev çoğunu işlerinden alıkoyduğu ve bundan duydukları rahatsızlığı dile getirdikleri halde, toplumsal önem taşıyan bir iş yapmanın verdiği hoşnutluk okunuyordu hepsinin yüzünde. (27)
- Toprak mülkiyetinin acımasızlığını ve adaletsizliğini ilk kez o zaman anlamış, ahlaki gerekler için özveride bulunmaktan büyük manevi haz duyan insanlardan biri olarak toprak mülkiyeti hakkından yararlanmamaya karar vermiş ve babasından miras kalan toprağı daha o zaman köylülere bırakmıştı. (59)
- Bu korkunç değişikliğin tek nedeni, kendine inanmayı bırakıp başkalarına inanmaya başlamasıydı. (65)
- Ayrıca kendine inandığı sürece hep insanlar tarafından ayıplanmışken, başkalarına inandığında çevresindeki insanların övgüsünü kazanıyordu. (65)
- Fakat askerliğin üniforma ve sancak onuruyla, zorbalığa ve adam öldürmeye izin vermesiyle yarattığı ahlak bozukluğuna bir de sadece zengin ve soylu subayların görev yaptığı seçilmiş muhafız alaylarında olduğu gibi, zenginliğin ve çar ailesiyle yakınlığın yarattığı ahlak bozukluğu da eklenince ahlaksızlığın boyutları tam bir bencillik cinnetine kadar varır. (67)
- İnsanlar hakkımda ne isterlerse düşünsünler, onları aldatabilirim ama kendimi aldatmayacağım. (145)
- Olduğu ile olmak istediği arasındaki fark ne kadar büyük olursa olsun, uyanmış bir ruhsal varlık için olanaksız diye bir şey söz konusu olamazdı. (146)
- Her insan, bir işi yapabilmek için bu işin iyi ve önemli bir iş olduğunu kabul etmek zorundadır.Bu yüzden de insan hangi durumda olursa olsun yaptığı işin kendisine önemli ve iyi görüneceği bir yaşam görüşü oluşturur mutlaka. (216)
- İş, becerikliliğiyle övünen hırsızlara, ahlaksızlığıyla övünen fahişelere, acımasızlığıyla övünen katillere gelince şaşırıp kalırız.Ama bu şaşkınlığımızın nedeni sadece bu insanların çevresinin, ortamının sınırlı bir çevre ve ortam olması ve asıl önemlisi de bizim bu çevrenin dışında bulunmamızdır.Ancak zenginlikleriyle yani yağmacılıklarıyla övünen zenginler, zaferleriyle yani işledikleri cinayetlerle övünen komutanlar, güçleriyle yani zorbalıklarıyla övünen hükümdarlar için de aynı şey geçerli değil midir? (217)