- Prens: "Peki şimdi nereye gidiyorsun?" İhtiyar: "Nereye olursa...Geçimimi sağlamaya çalışırım. İş bulamazsam, dilenirim." Sal karşı yakaya gelmişti, Prens ihtiyarın eline bir miktar para uzattı. O "Hayır, para almam, yalnız bir parça ekmek alırım." Prens: "Affedersiniz..." O "Affedecek bir şey yok. Beni aşağılamak için yapmadınız. (Çuvalını omuzuna atarak) zaten hakaret bana kadar yükselemez."
- P. "Bunun nasıl bir yararı olurdu?" O. "Hak ve adalet olurdu." P. "Sanki mahkemelerin varmak istedikleri amaç adaletmiş gibi..." O. "Sizce mahkemelerin gayesi nedir?" P. "Sınıfına yararlı şeylerin düzenini korumak... Mahkemeler bizim için çok yararlı olan günün hükümetinin yönetim aletleridir. Onu tutmak için kuruludurlar."
- Bir köylü ömrü boyunca sıska kalabilir, fakat sonuçta uzun yaşar.
- Şimdi bulunduğu yerin buradan daha rahat, daha iyi olup olmadığını, gerçek ölümden sonra uyanınca düş kırıklığına uğrayıp uğramadığını biz de onun yanına gidince öğreneceğiz.
- ...iki köylünün bağırıp çağırmalarını işitince, öbür dünyada da köylülerin aynı biçimde bağırdıklarını, beden yapılarının da aynı olduğunu görerek bu duruma pek şaşırdı. Fakat sonunda öbür dünyada değil de bu dünyada bulunduğunun farkına varınca içini sevinçten çok bir üzüntü kapladı.
- O gece orada öleceğini, bunun kaçınılmaz olduğunu düşündüğü halde çok fazla üzülmüyor, ürkmüyordu. Neden üzülsün ki, yaşam onun için zaten düğün bayram değildi. Durup dinlenmeden çalışmaktan, yorgunluktan başka ne görmüştü şu dünyada?
- ...sadece uykusu değil, huzuru da kaçmıştı. Ondan sonra yine hesaplarını, işlerini, onurunu, ününü, zenginliğini düşünmek için ne denli uğraştıysa uğraşsın , hepsi boştu. Bir kere ölüm korkusu düşmüştü içine.
- "Foulon yaşıyor demek! Halka "Ot yeyin!" diyen Foulon yaşıyor demek!" "Ekmek veremediğim babama ot yedirmemi emreden Foulon demek sağ!" ... "Erkekler biz Foulon'un başını istiyoruz! Kanını istiyoruz! Öldürün onu! Paramparça edin onu!" "Hayır! Diri diri gömelim onu! Belki ot biter toprağın üstünde"
- Her şeyin hesabını yaşarsam insanlara, ölürsem de Tanrı'ya vermeye hazırım.
- "Çıkışı olmayan bir ormanda yaşayan bir insan gibi olsaydım, yaşayabilirdim. Ama ben ormanda yolunu kaybetmiş ve kaybolduğu için de telaşa düşmüş ve yeniden doğru yolu bulmak için elinden gelen bütün gayreti sarf eden biri gibiydim. Bu durumdaki bir insan, attığı her adımın kendini karışıklığın daha da içine götürdüğünü bilmektir. Ama yine de çabalarını sürdürmeyi kesmemektedir."