- Dünyaya engel tanımaz yaradılışı, bilinmeyen bir şeyin zorladığı aklı olan bir insan olarak gelmenin suçu onun değildi.
- Kapitalin işçiyi sömürdüğünü, ezdiğini biliyoruz. Bizde işçiler,köylüler emeğin bütün yükünü omuzlarında taşımalarına karşın, öyle bir durumda tutulmaktadırlar ki, ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, hayvanca yaşamaktan kurtulamazlar. Kazançlarının, durumlarını düzeltmek, boş zaman bulmak, böylece bir şeyler öğrenmek için kullanabilecekleri artanını kapitalistler işçilerin elinden almaktadırlar. Düzen böyle kurulmuştur. İşçiler ne denli çok çalışırlarsa, zenginler o ölçüde palazlanırlar. İşçilerin hayvanca yaşayışı da değişmez. Bu böyle sürüp gitmemeli.
- Adaletin ne olduğundan habersiz bir insan, adalet üzerine ne yazabilir?
- Bundan önce hiç Moskova'da bulundunuz mu? diye sordu. ? Siz deme ona. Korkar. Genelevden çıkmak istediği için yargılanırken davaya bakan sulh hukuk yargıcından başka hiç kimse siz dememiştir ona. (Birden yükseltti sesini.) Tanrım, nedir yeryüzündeki bu saçmalıklar! Bu yeni kurumlar, kuruluşlar! Bu sulh mahkemeleri, bölge yönetimi... Ne garip şeyler bütün bunlar!
- Sıkıldım Agafya Mihaylovna, dedi. Misafirlik rahattır; ama kendi evin daha rahattır, derler.
- Yaşamının bütün bu ayrıntıları onu sanki sarmış, şöyle diyorlardı: "Hayır, uzaklaşamazsın bizden, başka bir insan olamazsın, şimdiye dek olduğun gibi kalacaksın. Kuşkularınla, kendinden hiçbir zaman hoşnut olmamanla, düzelmek için boşuna çabalarınla, düşüşlerinle, kavuşamadığın, hiçbir zaman da kavuşamayacağın mutluluğu beklemenle, aramanla eski Levin olarak kalacaksın."
- Peki öyleyse? Doğanın bütün güçleri arasındaki ilişki kendiliğinden hissedilmektedir zaten...
- Anna için Vronski'nin burada olmasının nedenini kendine sorması gereksizdi. Bunu Vronski, ona, onun bulunduğu yerde olmak için burada olduğunu söylemiş kadar kesin biliyordu.
- Fena yakalandınız dostum... Vronski dudaklarında her zamanki sakin, içten gülümsemesiyle: ? Benim tek istediğim de yakalanmak zaten, dedi. Doğrusunu söylemek gerekirse, yakındığım bir şey var, o da çok az yakalanmış olmam. Umudumu yavaş yavaş yitirmeye başlıyorum.
- Hoş bir konuşma başlamıştı. Ne var ki, fazla hoş olduğu için çabucak bitti. Her zaman iyi sonuç veren şeye, dedikoduya dönmek gerekiyordu.