"Gerçeği öğrenebilmek için başvurulacak hiçbir şey yoktur." (s.94)

Bu tür grupların üyeleri hiyerarşik farklılıkları sorgusuz kabul etmekte ve gücün büyüklerin, liderlerin, şeflerin, yöneticilerin, iktidarların eliyle kullanılmasını doğal olarak da farklı hak ve özgürlüklere sahip olacaklarını öğrenmiştir. Grup içinden olmayanların, yabancıların, farklıların bilinmeyen tehlikeli, kötü ve çirkin olduğu telkinleriyle yetişmiştir. Her zaman grup dışı düşmanlar vardır ve bu düşmanlar grubun başarılı olmasını istemez, grup içi birlik ve beraberliği bozmak huzuru kaçırmak için bir fırsat kollar. ?Su uyur, düşman uyumaz?. Bu yüzden grup içinde olan biten içeride kalmalı, kimseye bir şey söylenmemeli, grup liderleri, büyükler, yöneticiler uluorta eleştirilmemelidir. Sadakat temel erdemlerden biridir. Ne olursa olsun üsttekilerle sadık olunmalıdır. Eleştiri özellikle hiyerarşinin alt katmanlarından yukarıya yöneltilen eleştiri kabul edilemez; isyan ve ihanet sayılır. Mutlaka bir lider vardır ve kararları lider alır. Üst kademedekilere de sadece karar bildirir. Liderin her sözü emir sayılır. Liderin eylem ve kararları yanlış olsa bile eleştirilemez, sonuçlarına hep birlikte katlanılır ve dışarıdakilere karşı savunulur. Liderlik önemlidir. Ve her üye liderliği elde etmeye çalışır. Bu tür gruplarda iktidar kavgaları acımasızdır. Yalan, iftira, karalama, tehdit, şantaj ve akla gelebilecek her yol iktidar için mubah sayılır. Bunun için kimse kimseyi ayıplamaz. Çünkü liderliği kazanan için her şey geride kalır, yeni bir dönem başlar. Kaybedenler ise, eğer zamanında pazarlık yapıp yarıştan çekilmemişlerse cezalarını çeker.

İkinci grup başbakanın %51 olarak nitelendirdiği, iktidar partisine oy veren kesimdir. Aslında burada sözü edilen oran, son seçimlere katılanların %84?ün %51 ini, tüm seçmenlerin ise yaklaşık olarak %40?ını ifade eder. Bu grubun %35 i çalışıyor; %7 si öğrenci, %13?ü üniversite ve üstü tahsil almış; babalarının orta ve alt tabakaya mensuplar, geçim sorunları var. Gündelik yaşamlarını geleneksel kültüre ve belirli bir kısmı da daha çok dini kurallara göre yaşıyor.

?Dile kolay 10 yılda 1 milyar metrekarelik (inşaat) ruhsata imza attı AKP rejimi. Bununla bu ülkeyi, bu ülkenin güzel kentlerini, nasıl betonlaştırmak, nasıl tekdüze, karaktersiz, kimliksiz ucube şehirler haline getirdiği ortadadır.

AKP iktidarının birinci dönemde, özelleştirmelerden büyük kaynak sağlandı. O tükenince kentsel alanlar ve rant avcılığında, kamu alanlarını, iktidar çemberinde yer alan sermayeye düşük maliyetle devretme konusunda büyük bir ustalık kazandı. Bunun için planlama, kamu arazilerini alma, satma, kiralama yetkileri Ankara?da toplanıyor.

Özellikle başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın başını çektiği iktidarın asıl tavrı karşılaştıkları bu isyanı anlamak olmadı. Bunun yerine akıl sınırlarını zorlayan komplo teorilerine ve toplumu kamplara ayırmaya yönelik bir siyasi çizgi tercih edildi. Bu tercihin panik ve siyasi akılsızlıkla mı yoksa bilinçli mi olduğunu henüz bilmiyoruz. Telekineziyle öldürüleceğinizi söyleyen birini başdanışman yapıyorsanız herhalde siyasi fikirlerinin derinliğinden bahsedilmez. Bu siyasi fikrin ve akıl yürütmenin iflası daha fazla sosyal ve siyasi gerginlik olacak. Bir gün bu gerginliğin sorumluları tespit edilirken gazete ve televizyon arşivlerine de herhalde bakılacak.

Grup ötekine karşı hemen birleşir, kenetlenir. Başbakanın, Gezi Direnişinin başından itibaren, bütün olanaklarını kullanarak sözü edilen grubu çeşitli kentlerde toplayıp faiz lobisi, dış düşmanlar, çapulcular, marjinaller, teröristler vb. çok sayıda ?öteki?ni işin içine sokmasının temel nedeni budur. Çünkü ?öteki? yoluyla ?biz? tarif edilmekte ve ?öteki? olarak tanımlananların dışındakiler ?biz? grubunun içinde kalmaktadır. Böylece ötekileştirilmekten korkanlar, ister daha önce Gezi Direnişi hakkında pek de olumsuz konuşmayan bakan, cumhurbaşkanı, ister sıradan vatandaş olsunlar, hemen söylemlerini değiştirip ötekine karşı grup saflarında yerini almıştır.

Grubun çoğunluğunun benimsendiği kültürel değerler, tutum ve davranışlar esastır. Farklılık, grup içi yaşamı zorlaştıran bir durumdur. Bu yüzden farklılıklar yerine, çoğunluğun sahip olduğu benzerlikler vurgulanır, desteklenir. Öteki olmak tercih edilmeyen bir durumdur. Bu nedenle beğenilmeyen, anlaşılmayan, korkulan ne varsa ötekileştirilir.

Özellikle yabancı ve öteki kabul edilen kişi, kaynak ya da kitle iletişim araçlarının haberlerinin doğru olmadığı düşünülür. Grup mensuplarının hangi gazeteyi okuması ve yazdıklarına inanması, hangilerini okumaması gerektiği açıkça belirtilir. Bu nedenle, dünyadan haberdar olmak için yeni iletişim olanaklarından yararlanma ihtiyacı duymazlar. Sahip oldukları teknolojik olanakları da ?biz ve öteki? ikilemi temelinde kullanılırlar.

Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir ,göz ise maneviyatta kördür.