- Babamın bir zamanlar Belucistan'da siyah bir ayıyla güreştiği rivayet edilirdi. Öykü bir başkasıyla ilgili olsaydı, Afganların abartma huyunu anımsar, laf deyip geçerdik. Ne yazık ki ulusal bir hastalığa dönüşmüş olan bu huya göre, birinin, oğlunun doktor olduğuyla övündüğünü duyunca, çıkarmanız gereken sonuç şudur: Oğlan büyük bir olasılıkla, lisedeyken bir biyoloji sınavından iyi not almıştır. Ama Baba hakkındaki herhangi bir öykünün doğruluğundan hiç kimse kuşku duymazdı.
- "Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun," dedi Baba. "Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Anlıyor musun?"
- İki yıl boyunca, Baba'yı bozuk İngilizce'sini geliştirmesi için bir dil kursuna yazdırmaya çalıştım. Ama burun büktü, söylendi: "Belki kedi'nin nasıl yazıldığı bilince, öğretmen bana bir yıldız verir, ben de koşa koşa eve gelip sana gösteririm, ha?"
- Afganistanda çocuk çok ama çocukluk yok.
- "Biliyorsun." "Neyi biliyorum?" "Gözlerimin sadece seni gördüğünü."
- ''Ne kadar?'' diye sordu Sohrab. ''Bilemiyorum. Bir süre.'' Omuzlarını silkti, gülümsedi. ''Önemli değil. Beklerim. Ekşi elma gibi.''
- Canını kurtarmış olmanın bedeliyse,kimin kurtaramadığını merak etmenin ıstırabıydı.
- "Senin için bin tane olsa yakalarım" Hasan...
- "Hala iyi biri olmak mümkün..."
- Sohrab'ın suskun olduğunu söylemek, yanlış olur. Suskunluk, huzur içeriyor. Sakinlik dinginlik. Yaşam düğmesinin sesini kısmak gibi. Sessizlik ise düğmeyi kapatmak. Kesmek. Tamamen durdurmak. Sohrab'ın sessizliği buna özgür iradesiyle karar verenlerin, davasını hiç konuşmayarak savunma yolunu seçenlerin sessizliği değildi. Bu karanlık bir yere sığınan, etrafındaki örtünün uçlarını kıvırıp bir bohça yapan ve onun içine gizlenen birinin sessizliğiydi.