Her şey bir yana hayat bir Hint filmi değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Zendagi migzara. Hayat devam ediyor.Başlangıcı, sonu, kemyah, nahkami, bunalımları, sevinçleri önemsemeksizin, ağır, tozlu bir kervan gibi ilerliyor.
Zaman o keskin hatlı anıların kenarlarını kemirmeye koyulmuştu.
''Şu malum klişeyi bilirsin'' dedi. ''Issız bir adaya düşüyorsun.Yanına yalnızca beş kitap alabilirsin.Hangilerini seçerdin? Bir gün buna ciddi ciddi mecbur kalacağım hiç aklıma gelmezdi''
Sorun, Baba'nın dünyayı siyah-beyaz görmesiydi. Ve neyin siyah neyin beyaz oluğuna karar verişinde. Hayatı böyle yaşayan birine duyduğunuz sevgiye mutlaka korku eşlik eder. Belki biraz da nefret.
"Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. " dedi Baba. "Karısının elinden bir kocayı, çoçuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."
Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.
Çocuklar boyama kitabı değildir,,onları en sevdiğin renge boyayamazsın. (Sayfa 26)
Sırrını rüzgara fısıldarsan, ağaçlara söylediği için suçlayamazsın.
...zaman, yangınların en acımasızıdır...
Zaman o keskin hatlı anıların kenarlarını kemirmeye koyulmuştu.
Sinan Yağmur
Ece Ayhan
Jack Kerouac
Dante Alighieri
Isabel Allende
Adam Fawer
David Safier
Jiddu Krishnamurti
Abdurrahim Karakoç
Konstantin Stanislavski