- Bir gün kavuşacağım özgürlüğüme.
- Unutulmuş bir iki önemsiz sözcük Tek bir yönüyle anımsıyordu onu
- Kimse açıp kapayamayacaktır kapıları Hepsinin başını çeken Çift Çehreliyi Saygıyla anmadan. Kuşatırım çevrenini Belirsiz denizlerle belirgin karaların, İki ayrı yüzüm seçebilir geçmişi Ve geleceği. İkisini de görürüm ve eşdeğerlidir Demirler, uyumsuzluklar ve kötülükler, Silebilecekken hepsini Biri, silmemiş Silmeyecek. İki elim eksik kalmış Ve kıpırtısızım, taştan. Diretemezdim Kursam bile kafamda çekişmeli bir Gelecek ve bugün uzaklarda kalmış geçmişi. Yıkıntımı görüyorum: altımdaki kırık sütunu Ve artık hiç görülmeyecek olan yüzlerimi.
- Kimse yok senin yanında. Dün gece bir adam öldürdüm savaşta.
- Uyumsuzluk pusudadır Her atılan adım
- Bilmek istiyorum geçmişim kimin. Gelip geçenlerden hangisinin? Işıltılı yılların sildiği altı hecelik dizelerle Latince bir şiir yazan Cenevrelinin mi? Yoksa şu çocuğun mu, altüst eden Babasının kitaplığını, bulmak için En doğru kıvrımlarını haritanın ve yabani Biçimleri, aslında kaplanla pars olan. Yoksa ötekinin mi, ardında ölmüş, sonsuza göçmüş olan adamın yattığı şu kapıyı iten ve öpen, ağaran günle birlikte, geçip giden o yüzü ve ölüp giden o yüzü? Artık var olmayanlarım ben. Yararsızca Akşamleyin yitip giden bu insanlarım ben.
- Kendi ölümümü düşünüyorum, kusursuz ölümümü, gömülecek kül kâsesi ve gözyaşı olmayan.
- Ne zaman aynadaki yüze baksam, bilmiyorum hangi yüz bana bakıyor; bilmiorum hangi yaşlı yüz sessizce ve bezgin bir öfkeyle kendi imgesini arıyor.
- Seni görmemek ve bilmek seni
- Kitaplarım (benim varlığımdan habersiz) Şu yüzüm gibi tıpkı, benden bir parça,