- Güzellik eğer seveni yoksa beyhude telaş demekti.
- Garip ama her iki tarafta da gidilecek yerin adı cennetti, ama adının cennet olması korkmayı engellemiyordu. Üstelik bu yolun cennete çıkacağı hususunda iki tarafın da umutları kadar şüpheleri de vardı.
- Şah, Gülizar Begüm'e bakınca devleti, Bihruze'ye bakınca insanı görüyordu. İnsan sevgili idi ama devletsiz şah olunmazdı. Gülizar Begüm devletin devamı, Taçlı ise mutluluğun adıydı. Bir şah mutluluktan uzak olabilirdi ama devletsiz olamazdı. Peki ama neden mutluluğu bu kadar kolay bırakıvermişti? Devletin bekasının insan ile olduğunu bilmez miydi?
- İnsanları, geçinmek için ganimete muhtaç edenlere lanetler olsun!..
- Ayakta can veren bir süvari yere düşesiye kadar asırların geçmesi mi gerekirdi? Bir düşüşü çaresiz seyretmek binlerce düşüncenin, yanılsamanın, pişmanlığın çarpıştığı bir zaman parçasını bu kadar uzatır mıydı? Bir kaç saniye, bir asra bedel olabilir miydi!..
- -Seninle ikimiz bir şey ve o şeyin gölgesi gibi olduk efendim. -Evet ya Kamber Can, hayat bir bahar rüyası gibi arkasında hiç iz bırakmadan geçiyor ve artık biz seninle bir şey ve iki gölgeyiz.
- Henüz küçücük çocuklardık. Ömer ile ikimiz kuzuları otlatır, sonra mektebe derse giderdik. Keşke ne kuzular büyüseydi ne de biz!..
- O benim yirmi yıllık sevincim.. Yirmi yıl da hasretim olur.'' ''Çok Üzüleceksin...'' ''Ne çıkar uğruna ölmeye razı olduğumun derdine mi razı olmayacağım.!''
- Mahalle, mahalleli, mahallenin delikanlısı, mahallenin namusu, mahalle buluşmaları hep kayboldu...
- ''Özletmek, usandırmaktan iyidir kızım..!''