- Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor.
- Sonra, yeryüzü etrafı gökle çevrilmiş uçsuz bucaksız bir mezarlığa dönüştüğünde yeni evler nereye yapılacak peki diye endişeyle mırıldanıyor, belki de insanlar artık gökyüzüne taşınacak diyor ve hemen peşinden de, dünyanın zaten şimdi de kocaman bir mezarlık olduğunu hatırlayıp bunca şeye boş yere kafa yorduğum için öfkeleniyordum. Sayfa 181
- Sevdikçe kanatlandım, sevildikçe uçtum!
- Suskun insanın içi sözcük kuyusudur derler.
- "Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü."
- "Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor."
- "sesini uçan halıya dönüştürüp üstüne oturmuş da şehrin başucundan yükselen dağların tepesinde, omuzlarıyla bulutları yara yara geziniyormuş gibiydi artık, yüzünde öylesine hoş bir ifade vardı."
- ..bunca yıldan beri hep akıllı davranmanın yorgunluğu çökmüştü omuzlarına; ölçülü olmanın, başarmaya çalışmanın ve içinde köpüren binlerce arzuyu bütün bunların gerisine atmanın yıllanmış bıkkınlığı gelip yüz çizgilerine oturmuştu.
- Üstelik, gerçekliğimi bir başına doğrulayacak ölçüde anlaşılmaz bir sıkıntıya kapılmılıştım ve kendimle kendim arasında uzanan o kat edilmez boşlukta yapayalnızdım.
- oradaki her insanın gözünde o ayrı ayrı vardı artık ve şehir, kalabalığı oluşturanlar kadar eksikti o anda