- "İnsan, üzüntülü ve sevinçli zamanlarında, kalbinin dayanamayacağından fazlasını duyarlı bir kalple bölüşmek ister?."
- Bu kalp kimin kalbi olabilirdi..? Bütün etrafındakilerin kalpleri ondan uzaklaşmış idi; hiç, hiçbir müşfik kalp görmüyorduki o şifa verecek gözyaşlarını serpmeye muktedir olabilsin, şiğdi artık hepsiyle yabancılaşmış idi, hepsiyle...
- ?Ve evrenin bu son gecesinin tek seyircisi olarak, bütün o karların altında donmuş manzaraların kenarında kendisini görüyordu; bir kişi, bu ölmüş evrenin içinde yapayalnız..! Şimdi de böyle değil miydi..? Yapayalnız...?
- Sevmek, sevmek istiyordu. Hayatında yalnız bu eksikti fakat hayatta her şey bundan ibaretti...
- "İnsan, üzüntülü ve sevinçli zamanlarında, kalbinin dayanamayacağından fazlasını duyarlı bir kalple bölüşmek ister?."
- Aman Yarabbi! Sevmek bu muydu? İnsanı sanki bir mengene içinde sıkıp da birisinin ayakları altına ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyene bu öldürücü şey, sevmek bu muydu?
- Bir kadın bir kere uçurumlardan yuvarlanmaya başladı mı artık düşüşüne son verecek nokta yoktur, ne kadar aşağı düşerse düşecek yerleri o kadar çoğalır.
- Acaba acıkmadan yiyenler gibi, çalışmadan yaşayanlar da var mıdır?
- "Beni sormayınız, ben her yerde eğlenirim, hatta bir mahalle kahvesinde bile... Beni incelemeler yapmaya uygun bir yere götürünüz, kâfidir, saatlerce oturayım, beni düşündürecek şeyler bulurum."
- "Çoğunluk, sebep olmadan gelir, herkes geldiği için yahut başka gidecek bir yer olmadığı için, daha doğrusu bir alışkanlık eseri olarak... Ne derseniz deyiniz, her gece şu demin saydığım kahvelere bir bakınız, buralarda sadece iki kadeh bira içmek bahanesiyle ta Aksaray'dan, Şehzadebaşı'ndan, öteden beriden gelmiş yüzlerce adam görürsünüz. Ta gecenin yedisinde sekizinde dönmek zahmetine katlanacaklardır... Sebep? 'Ben bu akşam Beyoğlu'ndaydım!' diyebilmekten ibaret bir kendini tatmin ediş yahut ertesi gün kalemde 'Aman dün akşam ne kadar eğlendik!' tarzında bir yalan..."