- "Sorarlarsa, 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından..."
- Ve kafam, il olma izni alabilecek kadar kalabalıktı.
- Öyle bir çığlık atsam ki dünya çatlasa! Altı milyar insan sağır olsa!
- Bir insanın yalnızlığı üzerine söylenecek o kadar söz vardır ki ! O kadar büyüktür ki yalnızlık. O kadar kalabalıktır ki. Dünyayı dolduran canlılardan uzak bir hayat yaşamak ya da binlerce bedenin arasında olup hiçbirini dinlemeden ilerlemek.
- ... Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999..9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünyada aslında tam gibi görünürken, aslında bir irrasyonellik harikası... İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir!
- "Bırakın beni! Dinlendim " dedim. "Altı ay!" dedi "Yatacaksın." "Yatarsam kalkamam!" dedim. "Biz seni uyandırırız" dedi.
- ....dediğim gibi, en büyük hatam insanlardan cümlelerimi bitirmelerini beklemekti. hayatımın belli bir dönemine kadar hep böyle yaptım zaten. Gözlerinin içine baktım beni bilsinler diye. Kadınlardan bunu bekledim. Birisi gelip 'evet, ben seni tanıyorum' desin diye bekledim. Ve o kadına aşık olacaktım. Ama sonra anladım ki böylesine insanlar yok. Olsalar bile kitap okumuyorlardı. Kimseyi tanımıyorlardı.
- Bir akıl hastanesine yatmalıyım. Benimle uzmanlar ilgilenmeli.Ölene kadar orada kalmalıyım. Belki bir klinik. Orta Avrupa'da,ormanın içinde bir klinik...
- Sahip, ad koyandı. Evcil hayvanına ad veren bir çocuk ya da sırf kendilerine göre doğuda diye koca bir coğrafyaya Doğu diyen ve bu adı orada yaşayanlara da kabul ettirmiş olan Amerikalı ve Avrupalılar gibi!
- Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir insan az olması demekti. Öğreniyordu Derda. Ne kadar az, o kadar iyi!