- " Doğru söylüyordu. En azından doğru söylediğini düşünüyordu. Çünkü dünyanın en çabuk geçen, geçer geçmez de en hızlı yakalanılan hastalığına sahipti: Umut."
- "İnsanlar, diye düşündü. Ne görüyor ne de duyuyorlar. "
- -Seni az seviyorum -Ben daha az.
- " Herkesin öyle bir hikayesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken , anlatmaya ne gerek vardı? İçine atıp sifonu çekmek varken. "
- "Kim seçiyor acaba, dedi içinden. Hangi hayalin gerçek olacağını? O hayali kuran mı, yoksa o hayali kurduran mı?"
- ...insanların sokakta yürürken, günde bir kez de olsa umut kelimesini bir tabelada okumaya ihtiyaçları var..
- Sana yemin ediyorum. Her neredeysen seni bulacağım. Eğer öldüysen, peşinden koşacağım. Ölümden sonra hayat yoksa da, sana kavuşmak için, onu yarayacağım. Çünkü sana aşığım.
- "Zaten her şey bir umutla başlamamış mıydı?"
- Kapının ardında gözlüklü bir adam vardı. Erken yaşlanmış bir adam. Yaşlılık, yolda yürürken üzerine düşmüş gibi. Aniden.
- O günden sonra Derda, hücre hücre öldü ve gün gün yaşlandı. Çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti. Ve korkuyu beklemek, korkudan beterdi