- "İnsanlar o kadar çabuk fikir değiştiriyor ve zıt fikirleri öyle bir ustalıkla savunuyorlardı ki, şaşmamak kabil değildi. Hattâ bir gün bu konu üzerinde konuşurken o zaman henüz doçent olan bir devşirme profesör, kendisi de sık fikir değiştirdiği için, aynı fikirde sabit kalmanın imkan olmadığını, değişmenin yaşama belirtisi olduğunu, aynı halde ancak ölülerin kalabileceğini ileri sürmüş ve ?Hayat tekâmülden ibarettir? vecizesini söylemişti. Ben de şu cevabı vermiştim: ?Tekâmül aynı çizgi üzerinde olur. Elma çekirdeği tekâmül ederken elma ağacı olur. Fakat tekamül eden bir kabağın elma olduğu görülmemiştir. Kendi çevresini aşan bir tekâmüle tekâmül değil, soysuzlaşma denir? "
- "Kendisinden yabancı bir milliyet şuuru olmayanları kendimizden saydığımızı dinlemek istemiyorlardı. Hele, annesi gayr-i Türk olmaya hiç aldırmadığımızı, annesi Türk olmayan Yıldırım Bayezid?i milli kahraman sayıp onunla övündüğümüzü bilmemezlikten geliyorlardı."
- - aslında sen nefsinle vurusacaksin ! Günahkarsın... düşmek bir şey değildir. Kalkamamak, düşkün kalmak korkunçtur. Hani sen kiralciydin? Bu fikir için hayatını zehir ettikten sonra kiralciligin adını dahi bilmeyen bir kız için kendini neden girdaba attın? Seref' in durmadan kanayan yüreği bile seni doğru yola getiremedikten Sonra yaşayıp da ne yapacaksın? Şeref ölmemiştir. Ölü olan asıl sensin. Burada bunu tecelli edeceğiz.
- Fuhşun felsefesini yapmak namusun müdafasını yapmaktan daha kolaydır
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "-Sevginin niçini olmaz ki efendim. Düşünsem belki makul bir sebep bulabilirim. Fakat bu hakiki sebep olmaz. Çünkü biz önce severiz, sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. Bu da hodbinliğimizden doğar efendim."
- Dünya bir çarpışma alanıdır. Yaratıcı kuvvet, dünyayı bir çarpışma düzeni içinde yaratmış, yaratılanlar çarpışma düzeni içinde yaşayıp bugüne erişmişlerdir.
- Bir milletin yürütücü kuvvetine ülkü denir.