- Böyle olduğu halde, onlara, nasıl aynı ordunun çeşitli çağlardaki kademeleri diye bakıyorsak, 1363?ten önceki zamanların ordusuna da öyle bakmak gerekir ve gerçek de budur. Tarihi, Milattan önce 220 den beri tarihi belgelerle bilinen ve tarihte daima birinci sınıf askerler diye tanınan bir millet, 16 yüzyıl, ordusu olmadan yaşayacak,sonra ancak 1363'te aklına gelerek bir kara ordusu kuracak, bu ordu da, yeryüzünde Türk kalmamış gibi yabancılardan meydana getirilecek! Buna karşı söylenecek söz bulmak güçtür. Bu olay, memlekette milli kültür yoksunluğunun derecesini gösteriyor. Milli şuurun, milli kültür ile ayakta tutulacağı, artık dünyanın yuvarlaklığı kabilinden bir gerçektir. Milli kültürün kaynağı ise okullardaki bazı derslerdir. Bu derslerin başında Türk dili ve Türk tarihi gelir. Milli Eğitim Bakanlığı tarih, coğrafya ve yurt bilgisini birleştirip, yerine müstakil bir Türk tarihi dersi koyarsa ve bunu ilkokulun ikinci sınıfından lisenin sonuna kadar okutursa çok yerinde bir harekette bulunmuş olur.
- Geçmişin değerlerine saygı... İşte milliyetçiliğin ve ahlakın baş şartı... Ne kadar inkılapçı olsak, yine geçmişe bağlıyız. Çünkü: Kökü mazide olan atiyiz!
- 1363'te kurulmuş ordu ile yeni bir ordu düzenden bahsedilmek isteniyorsa, yine yanlıştır. Çünkü bu ordu, XIX. Yüzyılda devlet tarafından kaldırılarak yenisi kurulmuş, hatta Balkan Savaşı'ndan sonra Almanya'dan getirilen öğretmenlerle ve yeni teşkilatla ordu yeni baştan düzenlenmiştir.
- Kazım Karabekir Paşa?yı kabul edip de bütün ümitlerin genç paşalarda olduğunu söyledikten sonra, Anadolu'ya daha kimlerin gönderilmesini tavsiye edebileceğini sormuş, Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa?nın adını söyleyince, bunu memnunlukla karşılamış, zaten kendi yaveri olan Mustafa Kemal Paşa?ya büyük güveni olduğu için, onu huzuruna çağırıp konuşmuş ve Anadolu'ya gidip teşkilat kurması için kendisine 40.000 altın vermiştir. Bu paranın büyük kısmı, eskiden beri beslediği yarış atlarını satmak suretiyle elde edilmiştir. Vahideddin, iyi bir binici ve aynı zamanda da fıkıh bilgini idi.
- ? Zeki ve otoriter bir padişahtı. İttihatçılardan nefret ediyordu. Fakat Talat Paşa?yı çok beğenirdi. "Talat Paşa, o zümre ile lekelenmiş olmasaydı bu devleti kurtarabilirdik" demiştir.
- Abdülhamid, öldüğü zaman, kendisine yapılan ve içten gelen muhteşem tören, onun hatırasına karşı ve uğradığı haksızlıkları tamir için gösterilmiş bir saygı idi. Bu hazin törende eski düşmanları olan ve kendisini tahttan indiren İttihatçıların iki büyük siması, Talat Paşa ve Enver Paşa, hüngür hüngür ağlamışlardır.
- İttihatçıların ve yamaklarının propagandası ile Sultan Abdülhamid, adeta, Türklük düşmanı haline getirilmiştir. Halbuki o, Türklüğü bir silah olarak kullanmış, Orta Asya Türkleriyle de ilgilenmiş ve ömrünce ancak Söğüt'teki Karakeçili'lerden kurulan Hassa Ertuğrul Alayı'na güvenmiştir. Bir gün, saray bahçesinde hademelere iş gördürürken, içlerinden birisinin beceriksizliğine kızarak ona: "Eşek Türk!" diye bağıran ve galiba Arnavut olan saray memuruna: "Ben de Türküm!" diye seslenerek o memurun korkudan bayılmasına sebep olmuştur. Milli şuuru kuvvetli olmasaydı, pencereden tesadüfen seyrettiği olayı görmemezlikten gelebilirdi.
- Türk destanlarına şöyle bir bakmak bile, onlardaki bedii ve hamasi unsurları görmeğe yeter. Kadın güzelliği, kadının ilham verişi ve vefakarlığı, kahramanlıkta ölçüsüzlük, iyiliğin her zaman kazanışı, atın insana sadık yoldaş olması, gafletin her zaman ceza görmesi, namusun ve şerefin hayattan üstün tutulması Türk destanlarında belli başlı unsurlardır.
- ? Türk tarihinin hamasi ve lirik bir yankısı olan millî destanlarımız, bize Milattan önceki VII. Yüzyılın kırıntılarını bile getirmektedir. Fakat ne yazık ki bu büyük destanın mahiyetini ve onun baş kahramanı olan Alp Er Tunga?yı ancak İran kaynaklarındaki şeklinden öğrenebiliyoruz. Bu destanın Türkçesinden yalnız bir ağıt kalmıştır ki, o da, Milattan sonraki XI. Yüzyılda kağıda geçirilmiş ve orijinalliğini kaybetmemiştir
- Bir milli destan o kadar mühim bir milli kuvvettir ki, bazen, bir milleti yaşattığı veya dirilttiği görülür.