İttihatçıların ve yamaklarının propagandası ile Sultan Abdülhamid, adeta, Türklük düşmanı haline getirilmiştir. Halbuki o, Türklüğü bir silah olarak kullanmış, Orta Asya Türkleriyle de ilgilenmiş ve ömrünce ancak Söğüt'teki Karakeçili'lerden kurulan Hassa Ertuğrul Alayı'na güvenmiştir. Bir gün, saray bahçesinde hademelere iş gördürürken, içlerinden birisinin beceriksizliğine kızarak ona: Eşek Türk! diye bağıran ve galiba Arnavut olan saray memuruna: Ben de Türküm! diye seslenerek o memurun korkudan bayılmasına sebep olmuştur. Milli şuuru kuvvetli olmasaydı, pencereden tesadüfen seyrettiği olayı görmemezlikten gelebilirdi.
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."