- ?? Çünkü bir dilencinin oğlu olduğu halde kıral onu alıp yaver yapmış, çiftlikler verip zengin etmişti. Sevgili kıralın yasak ettiği bir kelimeyi küçücük bir çocuğun bile söylemesine tahammülü yoktu.''
- ?? Kıralın buyrultusuna rağmen ?şarap? adının yayılmasında en mühim sebep Kahin Şilka olmuştu. Falcılık, kahinlik etmez, yıldızlara bakmazdı. Ama halk onu yine kâhin diye bilirdi. Bir iki defa, önceden söylediği şeyler çıkmıştı da ondan... Hattusas?ın kıyısındaki kulübesinde oturur, tarlasının verimi ile yasardı. Bağındaki üzümden şarap yapmasını biliyordu. Pek garip tabiatlı idi. Kimseye sokulmaz, kimseyle konuşmaz, pek az kimseyle arkadaş olurdu. İnsanları kurt belle, kuzu çıkarsa bahtına derdi. Açık kalpliydi. Açık konuşurdu. Nezaket nedir bilmezdi. Eskiden Ankova şehrinde baş hakimdi. Kıralın yakınlarından, vergi hırsızlığı yapan birisini mahkum ettiği için hakimlikten atılmıştı. Bir iki dostu müstesna, kimseyi sevmezdi; sevmek ne, herkesten iğrenirdi. Kıralın sarayında bilginler toplantısı var dedikleri zaman ?o, çılgınlar toplasıdır? diye cevap vermişti. Kırala, Tanrının bas çılgını, Yamzu?ya giyimli inek, Ziza?ya sağlık tanrısının tükürüğü derdi. Onun için İlânasam düşünen bir köpek, cüce İrdas konuşan bir fındık sıçanı idi.''
- ?? - Niçin bizim kıralımızın hayvanları azdır ama aralarında insan gibi konuşanları vardır demedin.''
- ?? İlânasam da aynı şekilde askere alınmış olan eniştesi için aynı şeyleri söyleyecekti. Fakat cüce İrdas?ın arkasından aynı isteği yapmak hoş olmaz diye düşündü. Her şeyin pundunu bulmağa alışık olduğundan Yamzu?ya yanaştı. Eniştesi, kadın çizmesi yapmakta çok usta olduğu için kendisine en sık çizmelerin yapılması gerekliğini, bunun vatana askerlikten daha büyük bir hizmet teşkil ettiğini anlattı. Yamzu?nun araya girmesi ile kıral, çizmeci de ordudan çıkarıp saraya aldı. Hekim Ziza?nın ise kayıracak üç tane kayınçesi vardı. O, bu üç kişinin askere gitmesinde tıbbi ve sıhhi bakımdan tehlikeler görüyordu. Tanrılar korusun, bu üç hastanın orduda bulunuşu bir bozgunluğa bile sebep olabilirdi. Uzun bir nutukla bunları kırala anlattıktan sonra onların askerlikten çıkarması için izin aldı.''
- Bak, iste Tutaşil geliyor. Hatti devletinin tek ve son direği... O da ölürse yıkıldık demektir. Görüyor musun, çevresine nasıl da su katılmamış Hatti kahramanlarını toplamış? Oğlum Murya! Sen de on beş yıl sonra bunların arasına katılacaksın.''
- ?? - Hangi kahramanlar gecesi? Kahramanlar öldüler. Bu gece dalkavuklar gecesidir. Bu şölene konmak için sabaha kadar yaşasın diye bağırdık. Tabii siz de içeride şebek gibi takla attınız. Yaşasın kıral!..
- Evin önünde bir at durunca Satı Kadın kapıdan göründü. Elli beşine gelmişti. Fakat hâlâ dinç ve yakışıklıydı. Yüzü hâlâ kırışmamıştı. Boru değil, Türkmen kızıydı.
- Deli Kurt, hoca ile derse başlayıncaya kadar Kuran'dan yalnız Fatiha?yı bilirdi. Bunu kendisine Satı Kadın ezberletmişti. Simdi hoca da İhlas suresini öğretmişti. Murad,Çakır'a gelerek ihlas'tan kendisini imtihan etmesini istemiş. Çakır'ın da himmetiyle iyice bellemişti. Bu hevesin sebebini Çakır iki gün sonra anladı. Mezarlık yakınından geçerken gözleri ister istemez Bala Hatun'un mezarına ilişti ve keskin gözleriyle bir kaç yüz adımlık mesafeden Murad'ın orada olduğunu gördü. Elleri açıktı. Birden içi sızladı ve hayâletleri hatırladı. Belliydi ki çocuk, Fatiha'dan fazla olarak yeni öğrendiği İhlas'ı da annesinin ruhuna gönderiyordu.
- - Deli Kurt sipahi olmaya karar verdi. Bugün aldığı sonuçla da olabileceğini gösterdi değil mi ? Ne dersin beğ ? Beğ onu zaten beğenmişti. Takdirini esirgemedi. Yüzlerce yıldan beri can harcamış bir ailenin mensubu olmanın alışkanlığı ile cevap verdi : - Olur elbette...İnşallah benim oğullarımla birlikte nice savaşlara girip ya gazi,ya şehit olurlar.
- Türkmen Beği,çadırında konuk olan bu on yaşındaki öksüze Türklükteki en büyük,en üstün iki rütbeden birini temenni ediyordu.