?? İlânasam da aynı şekilde askere alınmış olan eniştesi için aynı şeyleri söyleyecekti. Fakat cüce İrdas?ın arkasından aynı isteği yapmak hoş olmaz diye düşündü. Her şeyin pundunu bulmağa alışık olduğundan Yamzu?ya yanaştı. Eniştesi, kadın çizmesi yapmakta çok usta olduğu için kendisine en sık çizmelerin yapılması gerekliğini, bunun vatana askerlikten daha büyük bir hizmet teşkil ettiğini anlattı. Yamzu?nun araya girmesi ile kıral, çizmeci de ordudan çıkarıp saraya aldı. Hekim Ziza?nın ise kayıracak üç tane kayınçesi vardı. O, bu üç kişinin askere gitmesinde tıbbi ve sıhhi bakımdan tehlikeler görüyordu. Tanrılar korusun, bu üç hastanın orduda bulunuşu bir bozgunluğa bile sebep olabilirdi. Uzun bir nutukla bunları kırala anlattıktan sonra onların askerlikten çıkarması için izin aldı.''
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu... - Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... - Hayat ölümün başlangıcıdır.
- "Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
- "Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
- "Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
- "Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."