- ''Yüreğini kolla Aureliano, ölmeden çürüyorsun.''
- "Doğru," diye içini çekti albay. "Hayat şimdiye dek icat edilen en güzel şey."
- "Ağırlığınca altın eder," dedi. Bir kaşık lapayı yerken bazı hesaplar yaptı. "Bizi üç yıl besleyecek." - "Umut karın doyurmaz," dedi kadın. - "Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar," diye yanıtladı albay.
- Gülümsedi. Ama kadın şemsiyeye bakmak zahmetine katlanmadı. "Her şey öyle," diye fısıldadı. "Canlı canlı çürüyoruz."
- ?Hep aynı hikaye,? diye başladı kadın bir an sonra. ?Biz açlığa katlanıyoruz ki başkaları yiyebilsini Kırk yıldır hep aynı hikaye.?
- Her iki Almanya da, Hitler'in o güçlü savaş araçlarını geçirmek için inşa ettirdiği muhteşem bir karayolu ağıyla örülü.
- "Ne korkunç şey," diye mırıldandı Franco."Hiç bu kadar umutsuz insanlar görmemiştim.
- Herkes eşit, herkes aynı düzeyde, herkes kötü dikilmiş eski püskü giysiler içinde, ayaklarında kalitesiz ayakkabılar var.Hiç acele etmiyorlar, telaş yok, sanki yaşamak için her şeyi ağırdan alıp tüm vakitlerini kullanıyorlar.
- Hiç abartmıyorum.Her şeyin devasa boyutlarıyla insanı ezip geçtiği Moskova'da, şehrin kalbi olan Kızıl Meydan, küçüklüğüyle insanı hayal kırıklığına uğratıyor.
- Bayardo San Roman, şaşkın şaşkın bakan öteki işlemeci kadınlara aldırmadan ona doğru bir adım atmış, elindeki heybeleri dikiş makinesinin üzerine koymuştu. ''Tamam,'' demişti, ''geldim işte.''