- Uygarlık, insanı daha çok kan dökücü yapmadıysa bile, en azından, eskiden olduğundan daha iğrenç, daha kötü bir kan dökücü yapmıştır. Eskiden kan dökmede bir adalet arayışı vardı ve insanlar öldürmeleri gerekenleri vicdan rahatlığıyla yok ederlerdi. Günümüzde ise, kan dökmeyi iğrenç kabul etsek de, bu iğrençliği eskiden olduğundan daha çok yapıyoruz. Bu ikisinin hangisi daha kötüdür?.. Buna siz karar verin artık.
- Bütün benliğim senle dolu! Ah, niçin, niçin böyle oldu? Niçin ayrılıyoruz? Öğret bana -benim aklım durdu çünkü, hiçbir şey anlayamıyorum- öğret bana: Kendini nasıl böler insan? Yüreğini göğsünden nasıl koparıp atar da onsuz yaşar? Ah, seni bir daha göremeyeceğimi düşündükçe!
- Sözün kısası, olağanüstü bir hikayem vardı, bu öyküde en önemli rolü de kader oynamıştı.
- Gerçekte ne istiyorum biliyor musunuz ? Hepiniz cehennemin dibine gidin, işte onu! Huzur istiyorum. Bütün dünyayı şu saniye tek kuruşa satarım sırf rahatsız edilmemek için. Dünya cehennemin dibine batacak mı, yoksa çayımı içemeyecek miyim? Batarsa batsın derim ben çayımı içeyim de.
- İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!
- Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!
- ''Denginiz değilim efendim, dengesizim...''
- Fakat bir kadın hem zeki hem de kıskanç olursa, iki kadın haline gelir ve bu bir felakettir işte.
- Zeka, bence parlak bir varlık, tabiatı güzelleştiren bir süs, hayatın bir tesellisidir.
- Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.