- İşte ben, içi dışı bir insanı, tabiat ananın şefkatle, özene bezene yarattığı, gerçek, normal insan olarak görürüm.
- Önemsiz bir Rus'un kendini monsenyörün ziyaretçileriyle eşit görmesine inanamamıştı. En saygısız tavrıyla ve beni incitme fırsatı bulmaktan memnun kalmış gibi tepeden tırnağa süzüp suratıma bağırdı: 'Monsenyörün sizin için kahvesini bırakacağını mı düşündünüz?' Ben de ondan daha yüksek sesle bağırmaya başladım: 'Tükürürüm sizin monsenyörün kahvesine! Şu vize işimi hemen halletmezseniz, kendim götürürüm pasaportumu!'
- Masaların etrafını çevirmiş tüm o kalabalıkta ilk bakışta çirkin görünen, yaptıkları şeye duydukları saygı, ciddiyet, hatta basbayağı ağı?başlılıklarıydı.
- İki tür kumar vardır: Centilmen kumarıyla, ayaktakımının kaba, hırs dolu kumarı. Buradaki fark keskin bir çizgiyle belirlenir ve...aslında ne iğrençtir o fark!
- Kumar oynamaya kendim için değil, başkasının adına başlama düşüncesi tuhaf bir duyguya kapılmama neden olmuştu. Son derece tatsız bir duyguydu bu ve bir an önce kurtulmak istiyordum.
- Ruslar yurt dışındayken bazen çok korkak olur; kendileri hakkında neler söyleneceğinden, onlara ne gözle bakılacağından, kurallara aykırı davranmaktan ödleri patlar!
- Tuhaftır, henüz kazanmasam da zengin gibi davranıyorum, öyle hissediyor, öyle düşünüyorum; kendimi başka türlü göremiyorum.
- Sanki felaketin büyüklüğünü hayranlıkla seyretmekten sapıkça bir zevk alırmışçasına, kendi yaranızın içinizi sızlatan görüntüsü gözleriniz için bir şenlik oluşturacakmış gibi yaranıza tuz serpmeye kalkarsanız, bu son sözcükleri işte bu dürtünün etkisiyle ekledim.
- Gerçekte, kendiliğinden kalkıp biriyle tanışmak niyetinde değildim, henüz huzursuz, somurtkan ve kuşkuluydum.
- Konuşmacının ses tonunda ve seçtiği sözcüklerde ortaya çıkan o ustalıklı yapmacığa dikkat ediniz! Bu insanlar yeryüzünde tüm bunları nereden öğreniyorlar acaba?