- Türk askeri kendisini yaralasa, süngülese ve öldürse de, bir asker savaşmakta olduğu bir Türk askerine karşı kişisel olarak kin duymaz.
- General büyükanneyi görünce afalladı, cümlesini tamamlayamadı ve ağzı bir karış açık kaldı...Basilisk ile karşılaşmış gibi, gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Büyükanne de hiçbir şey söylemeden, hiç kıpırdamadan ona bakıyordu, ama gözlerinde inanılmayacak kafar mağrur, saldırgan ve alaycı bir ifade vardı.
- Elle vivra cent ans!
Bu yüz yıl yaşar! - O hâlde yazmaya başlıyorum. Aslında her şey kısaca anlatılabilir: Etkileri hiç eskisi gibi değil zira...
İlkin büyükannenin hikâyesini bitirmeli. Ertesi gün her şeyini kesin olarak kaybetmişti. Öyle olacağı da belliydi: Onun tuttuğu yola giren biri, karlı bir dağın tepesinden kızakla kayar gibi hızlandıkça hızlanır. Akşam sekize dek oynamış; orada olmadığımdan sadece anlatılanları biliyorum. - Şimdi yapayalnızım. Sonbahar geluyor, yapraklar sararıyor. Bu kasvetli küçük şehirde (ah ne kasvetli olur bu küçük Alman şehirleri!) bir sonraki adımımı planlamak yerine, izleri henüz silinmiş duyguların, taze hatıraların, yakın zamanda beni içine çekip girdabında döndürdükten sonra bir yerlere fırlatıp atan hortumun etkisi altında oturuyorum.
- İnsan yabancı bir ülkede yapayalnızken, vatanından, dostlarından uzakta, o gün ne yiyeceğini bile bilmez hâldeyken, son, en son guldeniyle kumar oynadığında gerçekten özel bir duyguya kapılıyor! Kazandım ve yirmi dakika sonra cebimde yüz yetmiş guldenle kumarhaneden çıktım. İşte size bir gerçek efendim! Bazen son gulden bile değerli olabilir! Ya o esnada cesaretimi kaybetseydim, ya karar vermeye cüret edemeseydim?
Yarın, yarın, her şey bitecek! - "Şehirlere kapanmış hayatlarımızda kim, hayalperest gibi gün gelip yapayalnız ölmekten korkmaz ki? Bir gece yarısı uyanıp yanında yaşam yoldaşının soluduğunu duymak yerine, çıplak tavana bakıp sessizliği dinlemekten korkmayan biri var mıdır?"
- Heine, öz yaşam öyküsü yazmanın hemen hemen olanaksız olduğunu, insanın kendisinden söz ederken bir takım yalanlar katabileceğini söyler.
- "Gerçekten de insanlar sonunda, insan aklının uydurduğu her şeyi kendileri için gerçeğinden daha anlaşılır hale getirmişlerdir, dünyada da, her yerde de böyledir. Gerçek insanoğlunun önünde, masanın üzerinde yüzlerce yıldır yatıyor da alan olmuyor, özellikle onu fantastik ve ütopik olarak gördüğü için uydurulmuşun peşinden koşuyor."
'Yalan Üzerine' - Acı çeken kimse inlemekten zevk alır; almasa inlemesini pekala tutardı.