- - Demek beni sevmiyorsun?..Dünya, hayır anlamında başını salladı. Svidrigaylov umutsuzlukla fısıldadı: - Beni...Sevemez misin? Hiçbir zaman?
- İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!
- ?- Şimdi neden hiçbir iş yapmıyorsun? - Yapıyorum. - Ne yapıyorsun? - İş yapıyorum. - Ne işi yapıyorsun? - Düşünüyorum.?
- ''Hem böyle yapıyorum hem de yaptıklarımdan korkuyorum.'' diye düşündü. ''Hım...Evet, her şey insanın elindedir. Fakat insan korkaklığı yüzünden çok şeyi kaybedebilir. Gerçek bu. İnsanların en çok neden korktuklarını bilmek isterdim. Onları en çok korkutan şey yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemek...''
- Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!
- Gökyüzü öyle yıldızlı, öyle aydınlıktı ki, insan o gökyüzüne bakıp ister istemez, böyle bir gökyüzü altında çeşit çeşit öfkeli ve kaprisli insanlar yaşayabilir mi, diye sormadan edemezdi.
- Birkaç defa öylesine, sokaktaki aristokrat bir hanımefendiye, hiç şüphesiz yalnız olduğu sırada, tabii ki çekine çekine, saygıyla ve ihtirasla yaklaşıp konuşmayı, beni kovmasın diye yalnızlıktan öldüğümü, hiç olmazsa, herhangi bir kadını tanıma fırsatım olmadığını söylemeyi, hatta benim gibi bahtsız bir insanın ürkek yalvarışını geri çevirmemenin bir kadının yükümlülükleri arasında olduğunu telkin etmeyi defalarca düşündüğümü size söylesem, bana gülersiniz.
- Ben bir hayalperestim, gerçek hayatım yok gibi bir şey, bunun gibi anları artık öyle ender sayıyorum ki, bu anları hayalimde tekrarlamadan edemiyorum. Sizi bütün bir gece, bütün bir hafta, tüm yıl boyunca hayal edeceğim.
- ...insanın her şeyi tamamen idrak etmesi çok kötü bir hastalıktır.
- Hayal gücü artık hafiften parlamaya başlıyor, işte amaçsızca ve gelişigüzel seçtiği ve daha üçüncü sayfasına bile gelemediği kitap hayalperestimizin elinden yere düşüyor.