- ?Yakınlarımı nasıl seveceğimi hiçbir zaman bilemedim. Bence özellikle yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur...?
- ''Bir çocuğun ölümünü görmektense, dünyaya geliş biletimi iade etmek isterim...''
- Dünyada insanı türdeşlerini sevmeye zorlayabilecek bir gücün var olmadığını açıkladı. Doğanın böyle bir yasası yoktur.Kişinin insanları sevmesi diye birşey yoktur.Bugüne dek yeryüzünde sevgi vardıysa, bu doğanın yasalarından değil,salt insanların ruhlarının ölmezliğine inandıklarındandır, diyordu. Ayraç içinde ,bunun bir doğa yasası olduğunu,insanların içinden ruhlarının ölmezliğine olan inançları alınırsa ,bu sevgiyle birlikte yaşamalarını sağlayan güçlerinde kaybolacağını ekliyordu.Dahası var :O zaman yeryüzünde ahlaksızlık diye birşey kalmayacaktır,tüm kötülükler,yamyamlık bile yasaklanmayacak.Bitmedi,kesin bir dille şöyle bağladı sözünü Ne tanrıya ,nede ruhların ölümsüzlüğüne inanan her insan için doğanın ahlak yasası en kısa zamanda eski,dinsel yasanın tam tersine dönüşmeli,bencillik insanlar için en kötü biçimiyle serbest olmaktan başka;onun ,içinde blunduğu durumdan kurtulması için en akıllıca,gerekli hemen hemen soylu çıkar yolu sayılmalıdır.
- Kişioğlunun hayatında alışkanlığın büyük önemi vardır.Devlet yönetiminden tut da en basit şeye kadar böyledir bu.En büyük güç kaynağı alışkanlıktır.
- Sahi şu erdem nedir, söyleyebilir misin bana ? Burada erdem olan bir şey Çin de erdem sayılmadığına göre değişen bir şey bu demek, değil mi ? Değişmez mi yoksa ?
- İnsanoğlu amacına doğru ilerlemeyi sever, fakat amacını elde etmeyi değil. Çok gülünç bir durum doğrusu. İnsanın yaratılıştan gülünç bir varlık olmasındadır bütün terslik zaten. İki kere iki dört çekilmez bir şey. İki kere iki dört, bana sorarsanız, bir küstahlıktır. İki kere iki dört, ellerini böğrüne dayayarak yolumuzu kesen, sağa-sola tükürük atan bir külhanbeyinin ta kendisidir. İki kere iki dördün yetkinliğine inanırım, ama en çok övülmeye değer bir şey varsa, o da iki kere ikinin beş etmesidir.
- Ben yalnız kaprislerimden ve istediğim her an kapris yapabilmekten yanayım. Sırça köşkte acı çekmekse bütün bütüne yakışıksız düşer, çünkü acı çekmek kuşku demektir. İçinizde kuşku uyandıran bir sırça köşk nasıl bir şey olurdu dersiniz? Yine de şuna iyice inandım ki, insanoğlu karışıklık çıkarmaktan, kırıp dökmekten kendini alamayacaktır. Acı duymak anlamanın tek kaynağıdır. Her ne kadar notlarımın başında anlamayı insanın baş belası saydığımı söylediysem de, insanın anlamayı sevdiğini, onu dünyanın hiçbir zevkine değişmeyeceğini biliyorum. Anlama iki kere ikiyle oranlanamayacak bir yüceliktedir. İki kere ikiden sonra artık yapılacak değil, tanıyacak bir şey de kalmamıştır. Olsa olsa beş duyunuzu körleştirip düşüncelere dalarsınız, o kadar.
- Büyük düşünceler, büyük zekalardan daha çok, büyük duygulardan doğar.
- Kucaklaşmalar, af gözyaşları çağımızda doğru dürüst insanların bile işi değil. Sizinle benimle gibilere mi kaldı bu, Pavel Pavloviç?
- ?Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.?