- Bu anlatanların, dayak fasıllarından ve kendilerini dövenlerden adeta hoşnutlukla , kinsiz söz etmeleriydi . Birçok defa içimde isyan uyandıran , kalbimi hızla çarpıtan bir ''öyküyü'' en ufak bir hınç, kin, nefret duygusu katmaksızın anlatırlardı. Bir yandan anlatırken, bir yandan çocuklar gibi katıla katıla gülerlerdi.
- Dünyanın en az düşünen adamı olduğu yüzünden belliydi. Sopa atmaya pek meraklı olduğundan , ceza nöbetinin kendisine gelmesine bayılırdı.
- -Hadi hadi uzun etme! Pekâlâ, hatırın için öyle olsun. Bunun suç olduğunu biliyorum, ama ne yapalım... Olsun. Bu seferlik sana acıyacağım, hafiften ceza yiyeceksin. Peki, ama ben sana bu iyiliği yapmakla hata etmiyor muyum acaba? Öyle ya, ya acıdım da cezanı hafiflettim diye, ilerde de böyle olacağından ümitlenir, bir suç daha işlersen o zaman ne olacak? Benim vicdanım...
- Askerler olanca kuvvetleriyle başlıyorlar sopa vurmaya. Zavallının gözlerinden ateş fışkırıyor; bağırmaya başlıyor. Jerebiyatnikov ise kahkahalarla gülerek, arkasından sıra boyunca koşuyor . Katılıyor gülmekten; ellerini böğürlerine dayamış iki kat olmuş, doğrulamıyor bile. Haline nerdeyse acıyacak insan... Ara sıra gürleyen kahkahası kesilip, -Haşlayın onu, haşlayın! Yakın canını şu düzenbaz öksüzün!.. diye bağırdığı duyuluyor.
- Ya bu duvarların arasında kaç gençlik boşu boşuna gömülü kaldı, nice yetenekler boş yere yok olup gitti...
- Cezaevine kışın girdiğim için, dışarıya da kışın, girdiğim ayın aynı gününde çıkacaktım. Kışı ne derece sabırsızlıkla bekliyor; yaz sonunda yaprakların, bozkır otlarının sararıp solmasını ne büyük zevkle seyrediyordum!
- Okuduklarımdan, bu hayata göre geriliğimin derecesini anlamaya çalıştım. Orada, bensiz, ne kadar yaşamışlardı? Neyle, hangi meselelerle heyecanlanıp ilgileniyorlardı? ...
- Bu şehrin iklimi oldukça ılımandır. Yazın hava, aşağı yukarı hiç değişmez, hep fazla sıcaktır. Serserilere uygun bir iklim vardır burada...
- Ne bakımdan aklımızı başımıza toplayacağız? Kendi adıma buna hazırım ben; yalnızca şunu belirteyim ki, şimdiye dek bu derece aklım başımda olmamıştı.
- Bir yaşamöykümün olduğunu size kim söyledi? Benim öyle bir şeyim yok..