- sen benim için bir kadın değil, bir kız çocuğusun, senden daha safını görmedim, sana elimi uzatmaya cesaret edemem küçük kız; bu kirli, titrek, pençeyi andıran, dengesiz, kararsız, soğuk soğuk terleyen eli...
- Bugün bir Viyana haritasına baktım, senin sadece bir odaya ihtiyacın varken, bu kadar büyük bir şehir inşa edilmiş olması bana bir an için akıl almaz geldi.
- Eğer mutluluktan ölünüyorsa, bu benim başıma gelmeli.
- ?ah Milena; ne kadar şanslı olduğunu bir bilsen, senin kadar sevilemeden ölüp gideceğim.?
- "Bir köpek gibi!" dedi, sanki utanç, ondan sonra da hayatta kalacaktı.
- İnsanın temel güçsüzlüğünü oluşturan, zafer kazanamayışı değil, kazandığı zaferden yararlanamayışıdır. Gençlik yener her şeyi, o ilk aldatışı, o gizli şeytansallığı alt eder; gelgelelim, kazanılan zafere el atacak, zafere dirilik bağışlayacak kimse bulunmaz ortada; çünkü işin bu aşamasında gençlik geçip gider. Yaşlı kişi, zafere el sürmeyi göze alamaz; arkadan gelen ve hemen girişeceği yeni saldırıyla içi içini yiyen gençlik ise zaferini kendi kazansın ister. Hani şeytan sürekli yenilgiye uğratılır bu yoldan; ama asla yok edilemez.
- Sakin ve huzurlu bir anda düşünüp taşınmanın ümitsizlik içinde verilmiş kararlardan çok daha iyi olduğunu hatırlatıyordu..
- "Ya hep ya hiç' sözü ne kadar büyük bir söz. Sen de ya benimsin ya değilsin. Benimsen eğer hiç mesele yok her şey yolunda demektir. Ama benim değilsen hiçbir şey yok demektir."
- "Ben ölüyüm ve benim gibi ölü olmayanı küçük görürüm."
- Mesela, neden odanda duran ve senin koltukta ya da çalışma masasının başında oturuşunu, uzanışını, uyuyuşunu seyreden mutlu dolap değilim?