- Bazı zamanlar seni gözümün önüne getiriyorum, saçların yüzünü örtmüş, saçlarını kenara ayırıyorum yüzün meydana çıkıyor. Alnını, şakaklarını okşuyorum, sonra ellerimin arasına alıp yüzünü tutuyorum öylece...
- Sana yazarsam uyuyamıyorum ve bitkin oluyorum. Yazdığımda ise yaşadığım tedirginlik ve korku beni çatlatıyor.
- Sana yazarsam uyuyamıyorum ve bitkin oluyorum. Yazdığımda ise yaşadığım tedirginlik ve korku beni çatlatıyor.
- Yine de gönderiyorum sana merhabamı, ne olur ki. Gerekirse kapının önünde düşüversin yere, belki daha da güçlenerek kalkar.
- Bazıları ıstırabın varlığını güneşi göstererek reddeder ; o ise ıstırabı göstererek güneşi reddediyor.
- Her şeye rağmen senin yanında kendimi iyi hissediyorum?
- Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.
- İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş, ve sözde bir sorunu sözde bir çit içine almaktır.
- İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötürü geri dönemiyorlar.
- Öte tarafa göçenlerden birçoğunun gölgesi, ölüm ırmağının dalgalarım durmaksızın yalar; çünkü ırmak bizim bulunduğumuz yerden o tarafa akar ve hâlâ bizim denizlerimizin tuzlu tadını taşır. Sonra birden tiksintiyle kabarır ırmak, gerisin geriye akar, ve ölüleri yeniden yaşamın içine bırakır. Ama ölüler mutludur; şükran türküleri söyleyip gazaba gelmiş ırmağı okşayıp severler.