Bazı zamanlar seni gözümün önüne getiriyorum, saçların yüzünü örtmüş, saçlarını kenara ayırıyorum yüzün meydana çıkıyor. Alnını, şakaklarını okşuyorum, sonra ellerimin arasına alıp yüzünü tutuyorum öylece...
Sana yazarsam uyuyamıyorum ve bitkin oluyorum. Yazdığımda ise yaşadığım tedirginlik ve korku beni çatlatıyor.
Sana yazarsam uyuyamıyorum ve bitkin oluyorum. Yazdığımda ise yaşadığım tedirginlik ve korku beni çatlatıyor.
Yine de gönderiyorum sana merhabamı, ne olur ki. Gerekirse kapının önünde düşüversin yere, belki daha da güçlenerek kalkar.
Bazıları ıstırabın varlığını güneşi göstererek reddeder ; o ise ıstırabı göstererek güneşi reddediyor.
Her şeye rağmen senin yanında kendimi iyi hissediyorum?
Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.
İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş, ve sözde bir sorunu sözde bir çit içine almaktır.
İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet'ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötürü geri dönemiyorlar.
Öte tarafa göçenlerden birçoğunun gölgesi, ölüm ırmağının dalgalarım durmaksızın yalar; çünkü ırmak bizim bulunduğumuz yerden o tarafa akar ve hâlâ bizim denizlerimizin tuzlu tadını taşır. Sonra birden tiksintiyle kabarır ırmak, gerisin geriye akar, ve ölüleri yeniden yaşamın içine bırakır. Ama ölüler mutludur; şükran türküleri söyleyip gazaba gelmiş ırmağı okşayıp severler.
Howard Gardner
Friedrich Wilhelm Nietzsche
Vladimir Bartol
Adalet Ağaoğlu
Soren Kierkegaard
Jojo Moyes
Yavuz Bahadıroğlu
Michel Foucault
Irvin D. Yalom
Kemal Tahir