- Üç farklı şey:
Kendine yabancı bir nesne gibi bakmak, baktığın şeyin görüntüsünü unutmak, bakışın kendisini hatırlamak.. - "...Bugün bir Viyana haritasına baktım, senin sadece bir odaya ihtiyacın varken, bu kadar büyük bir şehir inşa edilmiş olması bana bir an için inanılmaz geldi." s. 85
- "...insan daha bugünden kendini geleceğin savaş alanı haline getiriyor, o delik deşik zemin geleceğin evini nasıl taşıyacak ki?" s. 107
- Kişi diliyle yalan söyler, ama ağzıyla ve suratıyla gene de doğruyu söyler.
- Neden mi yazıyorum? Aramızda kalsın, düşüncelerimden başka türlü kurtulma çabası bulamadım henüz.
- "Bu hoşuma gitti" diyorsun: bununla da beni övmeyi amaçlıyorsun. Ama sen benim hoşuma gitmiyorsun ki!
- "İnsan ancak olabildiğince az yalan söylediğinde olabildiğince az yalan söylemiş olur; yoksa olabildiğince az yalan söyleme fırsatını bulduğunda değil."
- Bir ağacın önünde duruyorsunuz, sapasağlam, gençsiniz, güzelsiniz, yeryüzünün acısını yansıtıyor gözlerinizdeki ışık. Köşe kapmaca oynanıyor, bir ağaçtan ötekine sürünüyorum karanlıkta, tam ortasındayım yolun, sesleniyorsunuz bana, tehlikeleri hatırlatıyor, ürkek adımlarımdan telaşlanarak cesaret vermek istiyorsunuz bana (bana!) bu oyunun ne türlü ciddi olduğunu anlatmaya kalkışıyorsunuz beceremiyorum, düşüyorum, yerdeyim işte.
- Durmadan gece gündüz soruyorum kendime işte; sizden gelecek mektubu çarpıntılar içinde bekliyorum, boşuna yiyorum kendimi; bir hafta boyunca taşa bir çivi çakmakla görevlendirilmişim sanki ama çivi de işçi de benim Milena!
- Ama olmaz, buluşacağımız yeri şimdiden bildirirsem, boğulurum o zamana kadar. Üç gün üç gece o yerin bomboş kalacağını ve ancak salı günü belli bir saatte orada olabileceğinizi düşünmek, çıldırtabilir beni. Şu yeryüzünde bana yetecek kadar sabır var mı dersin, Milena?