- Evet seni seviyorum anlayışı kıt kadın koskoca deniz dibindeki çakıltışını nasıl seviyorsa benimde öyle yığılıyor sevgim üstüne
- Kendi içimde zaman zaman boğuluyorum, böyle anlarda beklenmedik bir ölüm isteği ne kadar da hissediliyor
- "...Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içersindeyiz. Önümde durup bana baktığında,ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyosun, ne de ben seninkileri. Ve senin önünde kendimi yere atsam,ağlasam ve anlatsam bile,biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen,benim hakkımda da anca o kadarını bilebilirsin..."
- Dönüşüm: yabancılaşmanın ağırlığı.
- Neden en küçük gecikmenin en büyük kuşkulara yol açtığı bir firmada çalışmaya yargılıydı acaba Gregor? Çalışanların hepsi serseri miydi yani?
- Sonra başı, elinde olmaksızın tamamen önüne düştü ve zayıf soluğu, burun deliklerinden son kez çıktı.
- Yanına gitmek zorunda olduğumu anlamıyor musunuz?
- Çok sağlıklı bir babanın hastalıklı oğlu unvanını doğduğu gibi aldı. Çok geçmeden, yaşamda söz sahibi olmaya başladığında, yani konuşma ve eğitim-öğretim safhasına geçtiğinde ise ikinci unvanını aldı, sürekli kenara itilmiş ve sosyal yaşamın dışında kalmış genç.
- Daha dün akşamdan bir sıkıntı vardı içimde; küçük bir önsezi gibi. Evdekiler dikkat etselerdi, yüzümden anlayabilirlerdi.
- Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle. Dinleme bile, sadece bekle. Bekleme bile, gerçekten sakin ve sessiz ol. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana. Maskesinden sıyrılmak için başka şansı yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine.