- Biraz daha uyusam , bütün bu olanlardan kurtulabilir miyim diye düşündü .
- ?İşyerinde çalışmaktan öyle yorgun düşüyor ki insan, sonunda izne çıktığında tadını çıkaracak hali kalmıyor. Elinden geleni yapsa da herkesin kendisini sevmesini sağlayamıyor, hep tek başına kalıyor, tek başına ve başkaları için bir merak nesnesi. ?Ben? demek yerine ?insan? dendiği sürece sorun yok, ezbere söylenebilir her şey; gel gör ki o insanın sen olduğunu kabul edince için kötü oluyor, handiyse dehşet içinde kalıyorsun.?
- "Geceleri nerdeyse hep yalnızım. Ailemden kaynaklanan bir yalnızlık. Yalnızlık bir yana bırakılırsa, akşam yemeğinin ardından okunan güzel bir kitabın keyfi hiçbir şeyde yoktur. Her zaman böyle olmuştur. Geçenlerde elime geçen bir broşürde bir yazardan alıntılanan şu sözleri okudum: İyi kitap en iyi arkadaştır. Doğru söze ne denir, gerçekten de iyi kitap iyi arkadaştır.?
- Fakat Raban?ın inandığı bir şey vardı; kendi yeteneklerine dair başkalarının söyledikleriyle asla ilgilenmiyor, bir zamanlar bunları can kulağıyla dinlerken şimdi hiç önemsemiyordu; o kadar ki, ister onu övsünler ister yersinler, konuşanlar duvara söz söylüyorlardı.
- Birisi yanımda oturduğunda, aklımdan geçenleri öğrenmeye çalışıyor gibi bir duyguya kapılıyorum. Hazır bekleyen bir gözü olamaz ya insanın, arada kafasını çevirmek zorunda kalabiliyor.
- Kızdaki kansızlığın kökenini hemen anlamıştım: Çalıştığı yer. Yaşamdaki her şey gibi, çalışma koşullarına da mizah yoluyla bakılabilir, kız da böyle bakıyor zaten, yanılgısı da bu yüzden, mizah olumsuz sonuçları kapatamıyor. En yakın örnek kendi yaşantım.
- Sözün kısası, tek başlarına yolculuk eden ve kendilerine çağdaş bir gözle bakılmasını talep eden genç kızların karşılarına çıkan erkekleri kimi kendilerine çekip kimi uzaklaştırarak şaşırtmaktan, bu yöntemle erkeklere üstünlük sağlamaya çalışmaktan oluşan küflü davranışlardan vazgeçmesi gerekir. Neden denirse, bir an gelir, bu davranışların amacı görünür oluverir, erkekler genç kızların amaçladıkları uzaklaştırmalardan daha fazlasına gönüllü olurlar.
- Her değişik coğrafya, hem de gündelik yaşamın içinde, insanın önüne yenilikler çıkarabilir; değişik görüntülerin peşinde, karşımıza seyrek çıkacak güzelliklere dikkat kesilmek gerekiyor.
- "Bugün hiçbir şey yapamadım... Oturdum, birkaç kitap karıştırdım, o kadar... Önemli bir şey yapamadım. Şakaklarımın, için için zonklamasını dinledim arada. Bütün gün mektuplarınla didindim... Üzüntü, sevgi ve dert içindeydim; kesin olmayan bir şeye karsı, bilinmeyen bir korkuyla kaplıydı yüreğim... Kesin olmayışının nedeni, gücümü aşmasından geliyor. Oysa yalnız bir kez okumuştum mektuplarını, bir daha okumayı alamıyordum göze; bir yarım sayfa yer var ki, onu hiç okumadım daha. Bu olağanüstü, bu öldürücü gerginlikte yaşamanın en doğru yol olduğunu anlamak istemeyiz de, gevşetmeye yelteniriz bu gerginliği (sen de buna benzer bir şey söylemiştin, o zamanlar alay etmek istemiştim seninle), düşüncesiz bir hayvan gibi çırpınır, kurtarırız kendimizi. (Oysa hayvanlar gibi de severiz düşüncesizliği), ama sözde kurtarırız; kudurmuş, yolunu şaşırmış elektrik akımları içimize boşalır, sarsılır, yanarız oysa. Neler söylemek istiyorum bununla, farkında değilim; yakınıyorsun Milena, sözle değil, susarak yakınıyorsun mektuplarında; bir yerinden yakalamak istiyorum onları; bana yönelmiş olduklarından ötürü yakalayabilirim de... Bu karanlıklarda bile seninle eş düşüncede olabilmek! Şaşılacak kadar güzel, değil mi? "
- "Birlikte geçireceğimiz bir gelecekten neden söz ediyorsun, Milena? Olmayacağını bildiğin için mi? "