Biliyorum, güçlü değilim, yazmasını da beceremiyorum şimdi, biliyorum uzun sürmeyecek, ama dayanamam; kişi yürek çarpıntısız yaşayamaz, yüz çevirdiğin sürece çarpmaz yüreğim Milena.
Bir dileğim var senden: sakin gizlice, yandan ya da arkadan gelip birden çıkma karşıma. Ben de böyle bir sürpriz yapmayacağım sana.
Dünyanın pisliğiyle sıvanmış gözlerimizle bakınca, bir tünelde kaza geçirmiş tren yolcularına benziyoruz: Kazaya uğradığımız noktadan tünelin ucundaki ışık seçilemiyor, o ışık öylesine küçük ki, seçebilmek için bir an ara vermeden bakmanın sürdürülmesi gerek, üstelik tünelin ucunun varlığı da kesin değil.
... sizi elinizden tutmuş öykünün yeraltındaki karanlık, basık, çirkin dehizlerinde peşimden sürüklüyormuşum hissi uyandırması, neredeyse sonu gelmeyen dehlizlerde (Cümlelerin de o yüzden sonu gelmiyor, bunu anlamamış mıydınız?) s.41
Bugün bir Viyana haritasına baktım, senin sadece bir odaya ihtiyacın varken, bu kadar büyük bir şehir inşa edilmiş olması bana bir an için akıl almaz geldi. s.85
Ya dünya çok küçük ya da biz çok büyüğüz, ne olursa olsun onu tamamen dolduruyoruz. Kimi kıskanacağım ki? s.102
Odanda duran hemen her şeyi çılgınca seviyorum. s.154
...bugüne kadar, hayata katlanamadığımı düşünürdüm, insanlara katlanamadığımı ve bundan çok utanırdım. Ama şimdi sen, bana katlanılmaz gelenin hayat olmadığını gösteriyorsun. s.116
bir insanın bir diğerini başka hiçbir şeyle değil, ancak ve ancak kendi varlığıyla kurtarabileceğini sürekli bizzat yaşayarak öğrenen Milena... s.167
Sözleri ve istekleri yetişkinlerin bilgisiyle doldurulsa, çocuklar korkunç olurlardı. s.29
Dido Sotiriyu (Dido Sotiriu)
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Susanna Tamaro
Mehmed Uzun
Daniel Quinn
Marc Levy
Rıfat Ilgaz
Karen Kingsbury
Sibel Eraslan
Mehmet Eroğlu