- İçimde iki kişi vardı, biri kalkıp gitmek istiyor, öbürü gitmekten çekiniyordu; ikisi de benim parçalarımdı, ikisine de adam demeye dili varmazdı insanın, içimde habire birbirleriyle boğuşup duruyorlardı. Tıpkı en kötü günlerimdeki gibi sabahı dar ettim.
- Ne dersiniz? Pazara kadar bir mektup gelir mi sizden? Olmayacak şey değil! Çılgınlık bu mektup istekleri. Tek mektup yetmiyor mu? Tek bir bilgi? Yeter elbette, yine de kana kana içmek istiyor insan bunları, durmadan kana kana içmek?
- Lütfen adresi biraz daha okunaklı yazın, mektubunuzu zarfın içerisine koyduktan sonra o artık sizin olmaktan çıkıp benim mülkiyetime girer ki başkalarının mülküne daha itinalı ve sorumlu davranmalısınız.
- ?Sana çok ihtiyacım var inan? Buluşabilirsek şayet bu yüz yüze gelmemizden önceki son mektup demektir. Aylar sonra ilk defa gözlerim bir işe yarayacak seni görerek??
- Bugünkü mektubun, o içten, o sevinçli, o mutluluk getiren mektubun, nasıl okunursa okunsun, bir ''kurtarıcı'' niteliğinde, Milena kurtarıcılar arasında!
- Belki bir başka yazma biçimi daha vardır? Ben bir tek, can sıkıntısının uykunun kıyısında bana acı verdiği bu gecedekileri biliyorum.
- "... İtiraf ediyorum: Yine senin bu kadar yakınında nefes alıp vermenin mutluluğundan, seni düşündüğüm yok..."
- Eminim çok iyi anlatamadığım birçok şeye eminim.
- Bu mektup yağmuru artık dinmeli, Milena! Bizi serseme çeviriyor. Yazdıklarımızı unutuyor, hangi soruya karşılık vereceğimizi anımsamıyoruz. Ne türlü olursa olsun, sürekli bir çarpıntı içindeyiz.
- Dün geceyi, gece yarısına kadar sana yazmakla, geri kalan vakti de seni düşünmekle geçirdim.