- Dört yıl önce ABD hükümeti benden bir cani yaratarak evimi ve ülkemi terke zorladı. Ve bunların tümü savaşa karşı sesimi yükseltme cesareti göstermemden dolayı oldu. O zamanlar savaşın yol açacağı korkunç yıkıma, olağanüstü maddi hasara ve onun sınırsız sayıda insan hayatına mal olacağına dikkat çekiyordum. Suçum buydu.
- "Demokrasi için savaş", "Savaşı bitirmek için savaş" sloganları dünyayı gerçek bir cehenneme çevirdi.
- Uğursuz bir yanılgıyı burada ortaya koymak istiyorum. Hayır, devrime inancımı yitirmedim. Tersine, Lenin'in askeri komünizm diye adlandırdığı şeyin dünyaya dayatılması durumunda, gelecek her devrimin yenilgiye mahkûm olduğuna mutlak biçimde inandığım için bu yanılgıyı ortaya koymak istiyorum.
- Komünizm, sosyalizm, eşitlik, özgürlük: Rus kitlelerinin, uğruna büyük acılar çektiği her şey, Bolşevik taktiğin "amaç bütün araçları kutsar" yolundaki cizvitçi ilkesi ışığında anlamsızlaştırılıp kirletildi. Ekim Devrimine özelliğini veren idealist çabaların yerini kinizm ve kabalık aldı. Her türden coşku felce uğratıldı her tür kamusal kaygı yok edildi. Bugün halka katılımsızlık ve ilgisizlik hükmediyor.
- Herhangi bir sendikanın gerçek bir sendikacılık faaliyeti yapmaya yeltenmesi halinde, ona hemen uygun bir dille, Avrupa ve Amerika'da sendikalar ne yaparlarsa yapsınlar, komünist devlet içerisinde sendikaların yasalara uymak ve daha ötesi için ağızlarını kapatmak zorunda oldukları anlatılır.
Bu konuda bir örnek: Büyük ve mücadeleci bir sendikada örgütlenmiş olan Moskova fırıncıları 1920 yazında ekmek istihkaklarının yükseltilmesini sağlamak amacıyla grev yaptılar. Hükümet sorunla fazlaca ilgilenmedi. Yerel örgütlenme dağıtıldı, yöneticiler sendikadan dışlandı ve aktif üyeler tutuklandı. Grevcilerin etkili sözcülerinin sendika toplantılarına katılmaları yasaklandı ve herhangi bir işe girme hakları ellerinden alındı. - ...Gözümün önüne öğretmen olarak, Ernest Crosby'nin anlattığı Tolstoy geliyordu. Çocuklardan birisi okulda bir şey çalar. Diğer çocuklar onu hırsız olarak niteleyip, öğretmenden çocuğu cezalandırmasını isterler. Çocuklar ve öğretmen birlikte minik suçlunun boynuna "hırsız" yazılı bir yafta asılmasına karar verirler.
Tolstoy yaftayı suçlanan çocuğun boynuna asmak için uzandığında, onun aşağılamayla sessiz ithamın karışımını ifade eden bakışıyla sarsılır. Hayır, suçlu olan çocuk değildir. Suçlu o, yani Tolstoy ve diğer çocuklardır -bir çocuğu hırsız olarak damgalayabilecek kadar acımasız olan toplumun tümüdür. - Tanrıları doğuran anlayışın kaynağı, korku ve meraktır. Doğa olgularını anlamaktan aciz, üstelik doğada meydana gelen şeylerin çoğundan tedirgin olan ilkel insan, her korkutucu olayda kendisini hedef almış uğursuz bir güç görmüştür; her tür hurafenin atası ihmâl ve korku olduğu içindir de, ilkel adamın tedirgin hayali tanrı fikrini doğurmuştur. (...) Böylece Tanrı fikri çağ'ın gereksinimlerine göre yeniden canlandırılıp düzenlenerek, genişletilip daraltılarak insanlığa hâkim oldu; insan, aydınlanmış iradesiyle, başını korkusuzca güneş ışığına çevirene dek de hâkim olmaya devam edecektir.
- Ben inanıyorum, hatta aslında biliyorum ki, insanın düşündükleri ve yaptıkları iyi ve güzel olan ne varsa, bunların hepsi hükümetlere rağmen vardır, onlar sayesinde değil!
- "Pek az insanın yüreği, bütün kalpleriyle benimsediklerinden vazgeçebilecek mertlik ve cesaretle doludur." (Syf-2)
- "Ben,doğup büyümedim;'yoğruldum'. Hayatla birlikte,hayatın her alanında, düşe kalka yoğruldum.Gerçi bu yolun bedeli yüksekti,ama aynı bedeli en baştan yeniden ödemem gerekse bunu memnuniyetle yapardım;çünkü bedelini ödemeden,dibini görmeden,hayatın doruklarına hiçbir zaman yeniden tırmanamazsınız." (Syf-2)