- Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz". Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı Hepten hüzünlü bu günlerde Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye Masada tabaklar neşesiz Koridor ıssız Banyoda havlular yalnız Mutfak dersen - derbeder ve pis Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş Vantilatör soluksuz Halılar tozlu Giysilerim gardropda ve şurda burda Memo'nun oyuncak sepeti uykularda Mavi gece lambası hevessiz Kapı diyor ki açın beni kapayın beni Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi Radyo desen sessiz Tabure sandalyalardan çekiniyor Küçük oda karanlık ve ıssız Her şey seni bekliyor her şey gelmeni İçeri girmeni Senin elinin değmesini Gözünün dokunmasını Ve her şey tekrarlıyor Seni nice sevdiğimi
- Neden kişi bir çiçek koparır gibi kaldırıyor da kadehini Sonra kırgınlıkla vuruyor masaya elindeki sübyeyi?
- Seni seviyorum ve senin için her şeyim. Beni seviyorsun ve benim için her şeysin. Bir insan için şu kısa hayatta bundan daha büyük ne olabilir ki.
- ÖNCELEYİN Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar aciliverdi ardına kadar Şarabın yanisira felekte bir Cumartesi Gözlerin, onun ardından yüzün, dudakların Sonra herşey çıkıp geldi. Yeni çizilmiş gözlerinle namuslu, gerçek Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde Sen çıkardın utancını duvara aştın Ben aldım masanın üstüne koydum kuralları Herşey işte böyle oldu önce
- ONLARIN YANİ SİZİN Onların, yani sizin hayatınıza Şarkılar girmiş, şarkısız edemiyorsunuz Şarkılar, yani barış, yani gökyüzü Yani bazen burun buruna geldiğiniz kosebaslarinda Sonra usul usul, yavas yavas kaybettiğiniz Yani dost geldi gelecek, sevgili sevdi sevecek Yani yaşamak adına güzel düştüğü olan Şarkılar, yani yanildiginiz
- ÖĞLE ÜSTÜ Ey sevgili yalnızlık Senin günübirlik sokaklarında Dopdolu bir öğle Bir kuş serpintisini, ölümün Canevine sürgün götürüyor Bir şehir soyle bana bir şey anlatmasın Kuzeye çıkmanın coşkusundan başka
- KAHVALTI Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
- Sevgili arkadaşım Şimdi ben buradayım ya Olmayabilirim az sonra Herşeyi yüz üstü bırakabilirim Bırakabilir miyim dersin. Bırakabilirsin. Sarisindir benim yabancı İstesem İngiliz diyebilirim ona Esmerdir Kuşluk vaktini bir sancı gibi sokar göğsüne Ağzının şafağında volkan gülleri İstesem Arap diyebilirim. Ve kumraldir Ben istesem de istemesem de Derin miriltisi içinde Yabancım diyorum ona Geriye kalan bütün kelimeleri ile Kamusallastiriyorum böylece Unutma ki İnsanlarımız gibi aşkımız da Kazilarla bulacak kendi güneşini Vakit ilerliyor Anadolu güneşi Boşa dönen bir çıkrik uzakta Avucumda incisi SEVDA SÖZLERİ *
- Ama senin daha nen olayım isterdin, Onursuzunum senin!
- Zaman mı? değil zaman Akan zaman değil mesafelerdir.