- Şu alacalı bulacalı yeryüzünde bir adam dolaşır ne zengin ne yoksul ne mümin ne kafir yaltaklanmaz hiçbir hakikate saygısı yok hiçbir kanuna...
- ''Zamanın iki yüzü var, dedi kendi kendine Hayyam, iki boyutu; uzunluğu güneşin seyri belirliyor, kalınlığı ise tutkular.''
- Kendinizi en fazla saldırıya uğrayan aidiyetiniz ile tanımlamaya eğilimlisinizdir. Kimi zaman bu aidiyeti savunacak gücü kendinizde bulamadığınızda onu gizlersiniz, bu durumda o sizin içinizin derinliklerinde kalır, gölgeye sinip ödeşme saatini bekler, ama ister sahip çıkılsın, ister izlensin, ister fazla açık etmeden ya da gürültüyle ilan edilsin, kendinizi özdeşleştirdiğiniz kimlik odur.
- Dilinizin küçümsendiğini, dilinizle alay edildiğini, kültürünüzün aşağılandığını hissederseniz, farklılıklarınızın işaretlerini abartılı bir gösterişle sergileyerek tepki verirsiniz.
- Yelkenli için rüzgar neyse, kaderin de bir insan için aynı şey olduğu cevabını veriyorum. Dümen başındaki insan rüzgarın nereden eseceğine karar veremez, ne şiddetle eseceğine de, ama kendi yelkenini yönlendirebilir. Ve bu da kimi zaman inanılmaz derecede fark eder. Aynı rüzgar, deneyimsiz ya da ihtiyatsız ya da yanlış karar veren bir denizciyi felakete sürüklerken, bir başkasını sakin bir limana ulaştıracaktır.
- '' Benim yıkanan kadınım sadece bir serap olsa da... Gerçeğin asıl yüzü Façalı Surat olsa da... Bu serin gece ömrümün son gecesi olsa da... Bu şehirden nefret etmeyeceğim. ''
- ''Türkçe hocası papaz eski bir imam, Arapça hocası evinden kovulmuş Halep'li bir yahudi, Fransızca hocası Anadolu'nun bir yöresine nereden düştüğü belli olmayan bir Polonyalı idi''
- '' Babam Türk annem Ermeni. Kıyamın tam ortalık yerinde el ele tutuşabildilerse, nefreti reddetmede birleştikleri içindi.''
- Sorunlar bizi sarsar, hırpalar, elimizi kolumuzu bağlar, bizi biz olandan başka bir şey yapar. Esenlikli bir dengesizliktir bu, tüm türlerin gelişimini sağlayan şey sorunlardır; çözümlerle ilerleme kaydedilemez, tükeniş başlar.
- Tarih boyunca çok az öğreti kinin kökünü kazıyabilmiştir; çoğu, onun yönünü bir hedeften başka birine çevirmekle yetinmiştir. Kini inançsıza, yabancıya, dinden dönene, efendiye, köleye, ataya yönlendirmiştir. Elbette kin sadece başkalarında olduğunda kin diye adlandırılır; bizimkine başka bin bir türlü ad bulunur.