Yaşamın akıl almaz bir yıkıcılığı var ve biz kendimiz dışında birilerine de güvenmek istiyoruz yaşarken. Bu, yalnızca bilincimizin yol göstericiliğinde ulaştığımız bir nokta değil;duygularımız da böyle bir mahkumiyete gönüllü kılıyor bizi. Çünkü 'tekbaşınalık yükü'nü kaldıramıyoruz. Hayatımızın çoğu zaman sadece seyircisi olabildiğimiz gel-gitlerini 'bizim gibi başkaları'yla paylaşmak istiyoruz. Güvenmek ihtiyacı, geceye ulaşan her günün sonunda içimizi biraz daha dolduruyor. Peki bize engel olan ne? Nasıl oluyor da hissetmeyi bunca istediğimiz bir duygu, bizi bu kadar derinden korkutuyor? Nasıl oluyor da, içimizi böyle geniş bir serinlikle doldurmak varken;yalnızlığın yakıcı ateşiyle çevrelenmekten kaçmıyoruz? Nasıl oluyor da, bütün yolları tutan böyle bir kalabalıkta kimsesiz kalıyoruz? Nasıl oluyor da içimizi dolduran 'güvenme ihtiyacı', en ufak kıpırtıda iliklerimize işleyen bir 'güvenmeme korkusu'na dönüşüveriyor? Nasıl? Ve neden?
Diğer Gökhan Özcan Sözleri ve Alıntıları
Karanlıkta yürüyen kara karıncadan haber veren Yüce İrade'nin saman altlarında yürüyen sulardan haberdar olmamasının imkansızlığını akıl sahiplerine hatırlatıyorum..
Dışardan bakılınca durgun akıyorum. İçeriden bakılınca akıntının yedi sülalesini önüme katıyorum.
Allah'ım, umarsız bekleyişlerle sıkıntı duvarları ören yalnız kullarına, bir kardelen heyecanıyla filizlenen umutlar ver Ya Rabbi..
Allah'ım, sabır kalelerimizi sağlamlaştır, dünyanın oklarından bunalan göğüslerimizi tevekkül zırhıyla zırhlandır Ya Rabbi.
Allah'ım, kapıldığımız akıntıların pisliğini, koştuğumuz hedeflerin faniliğini, ve kuşandığımız silahların biganeliğini aşikar kıl Ya Rabbi.
Allah'ım, yaşayışımızı bir dua cümlesini dizer gibi kurmamıza yardım et Ya Rabbi.
Sözlerin yürekli olduğu zamanlarda, insanların da yürekli olduğunu bildiğimden insanların yüreksizliğinin sözlerinin yüreksizliğinden anlaşılabileceğini kavramam güç olmuyor.
Bazen dünyayı içime sığdıracak kadar genişliyor yüreğim..
Bazen kendi çırpıntılarına bile dar geliyor.
Bazen küçücük bir gülücük bile yetiyor içimi ısıtmaya , bazen dağlara yükselen kahkalar bile yetmiyor yüzümü güldürmeye.
Bazen inanılmaz derecede uçarı, bazen iflah olmaz biçimde kanadı kırık oluyorum
Herkesten farklı bir ritmi vardı yaşadıklarının.
Ağırlığıyla zorluyordu yeryüzünün terazisini.
Çocukluk...
Kulağa uzak geliyor.
Kalbe daha uzak...
Celil Oker
Chris Cleave
Amin Maalouf
Cahit Zarifoğlu
Jean-Jacques Rousseau
Mehmet Eroğlu
J. R. R. Tolkien
Alphonse Daudet
V. C. Andrews
Hannah Arendt