Ne zaman yalnız kalsa, ne zaman karanlık bir gec - AlıntıSöz

Ne zaman yalnız kalsa, ne zaman karanlık bir gecede yürüse, uyusa, uyansa, içinde bu karmaşık ve güçlü uğultu. Sanki yürümüyor, uyumuyor, düşünmüyor. Koşuyor, hep koşuyor. Binlerce ses tonu, bu seslerin çeşitli yönlere dağılıp dağılıp toplanması, her dağılımın ardından yeni, garip bir bütün oluşturması: Hani bütün harfleri boşluğa saçarsın. Hepsi, güçlü bir esintiyle her bir yana uçuşurlar, uçuştukça ilkin hiçbir anlama gelmeyen heceler, sözcük kümeleri, giderek de ahenkli ve anlamlı bir tümce oluştururlar. Uyumlanırlar... İlk bakışta bize öylesi yabancı bir tümcedir ki, anlamsız sanırız. İpi ancak göğüslemişizdir. Hızın hızı bizi hâlâ sürüklemektedir. Bu sürükleyiş içinde, ipi göğüslediğimizin bile ayrımında olamayız, kendi içinde uyumlu tümcenin ayrımında olamayız, derken yavaş yavaş duruluruz, soluğumuz düzene girer, her şeyi tek tek seçmeye başlarız, görürüz, anlarız. O tümce biziz. Bizim koşumuz. Sinirimiz, kanımız, geçmişimiz, bugünümüz, geleceğimiz, esen yel, yakan güneş, toprak, taş; asfalt, egzozst ve iğdelerin kokusu; buz, kar, ilkbahar çiçekleri; tutkumuz, özlemimiz, sevişmemiz, sevişememelerimiz, özsuyumuz, terimiz; ipi göğüsleme umudumuz, göğüsleyememe korkumuz; kazanma isteğimiz, kazanmaya karşı durma eğilimimiz... O kadar karmaşık, o kadar da anlaşılabilir bir tümce.

Diğer Adalet Ağaoğlu Sözleri ve Alıntıları