İnsanların büyük bir kısmı türlü dünya cereyanlarının içinde şuursuz bir telaşla koşarlarken, gâyelerinin ipine dolana dolana sıkışıp kalırlar ve her hareketleriyle de bu yumağı biraz daha çetinleştirir, çözülmez hâle sokarlar. Bilmezler ki bu yumak içinde geçirdikleri hayat, bu çabalamalara buldukları fırsat, tıpkı kedinin avını öldürmeden evvel zevk almak için ona verdiği mühlet gibi aldatıcı ve işkencelerini çoğaltıcıdır. Halbuki asıl yapılacak şey, o yumaktan kurtulmanın çarelerini aramak, ve o bağları kopararak rûhî bir sonsuzluğa, kendini kendine yaklaştıracak bir kemâle adım atmaktır. Kendisiyle anlaşamamış, mânâsını bulup onunla bağdaşamamış kimseler, mecbûrî bir sürüklenişle şaşkın ve şuursuz, hayat selinin içinde kaybolup gitmekteler. Sırasında tabiatın büyük kuvvetlerine hükmeden insan, kendi zaaflarına söz geçirmekten âciz. Yükseldiği hiçbir zirve, ona ona kendini bilmek zevkinin güzelliğini bahşedemiyor. Her şeyi yapan insan, bu noktaya gelince müflis ve bîçâredir işte.. Hakiki ideal, kendini bilmektir Aliye.. Zîra kendini bilen en yüksek hedefe ermiş demektir.. /Sâmiha Ayverdi,Batmayan Gün- s.170
Diğer Samiha Ayverdi Sözleri ve Alıntıları
- Biz insanlar çok defa, koşa koşa gittiğimiz bir yolda, elimizden, kolumuzdan, boynumuzdan, haberimiz olmadan düşen kıymetli bir mücevheri aramak için geri dönen şaşkın yolcuya benzeriz.
- Rüzgarla şuraya buraya sıkışan tohum gibi, kaderin buyruğu rüzgarı da hakikat ve aşk tohumu için hangi semti intihap etmişse, onu orada yeşertir ve inkişafına kimse mani olamaz.
- Kayıkçının uzaklara dalan siyah, duru gözleri, dağılmış hatıraları bir mıknatıs gibi topluyordu.
- Biz insanlar çok defa, koşa koşa gittiğimiz bir yolda, elimizden, kolumuzdan, boynumuzdan, haberimiz olmadan düşen kıymetli bir mücevheri aramak için geri dönen şaşkın yolcuya benzeriz.
- Rüzgarla şuraya buraya sıkışan tohum gibi, kaderin buyruğu rüzgarı da hakikat ve aşk tohumu için hangi semti intihap etmişse, onu orada yeşertir ve inkişafına kimse mani olamaz.
- Kayıkçının uzaklara dalan siyah, duru gözleri, dağılmış hatıraları bir mıknatıs gibi topluyordu.
- Akıl hakikate perdedir. Eğer bu manalar, okumak ve bellenmekle elde edilebilseydi, alemin hali değişir bir başka halde dönerdi.
Bil ki herşey insana fedadır, insan da kendisine...
Lazım olan gönüle, gönül sahibine yar olmaktır.
Bütün alem bir kişidir.
İnsan kendini bildi mi, herşeyi bildi demektir. - Zaman kalburu işini bilir.
Kendisine tevdi olunan her kıymeti, bıkıp usanmadan aheste aheste eler durur.
Düşene dur demez, kalanı da silkip atar.
Dökülen dökülür, kalan kalır... - "Vaktiyle çarkı çeviren çevirmişti. Hâlâ dönmekte devam ediyorsa o eski hızın bereketiyle dönüyordu." [s. 55]
- "Vaktiyle çarkı çeviren çevirmişti. Hâlâ dönmekte devam ediyorsa o eski hızın bereketiyle dönüyordu." [s. 55]