Gözlerini sil ve bu sevda kadar koyu bir çay tutuştur ellerime. Yok,gitme! Gitme , sen gidince sevmek yüreğimde düğümleniyor; özlemeyi yutkunuyorum. Sonra pencerene ürkek kuşlar konuyor. Şu gök var ya şu gök, birden üstüme çöküyor. Yok,gitme! Gitme,aç göğsünü ısınıp kalayım öyle...
Diğer Yılmaz Odabaşı Sözleri ve Alıntıları
Gözümü bağlıyorlar; korkma sevgilim! gözümü, gönlümü değil...
Gözümü bağlıyorlar; korkma sevgilim! gözümü, gönlümü değil...
sakla yamalarını kalbim
kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla
yürü, arkana bakma, ama umursa
bazen anılara en çok yakışan elbise
birkaç damla gözyaşıdır unutma
O dağlar uçurum oluyorlar;
ölüyor ölüyorum da bu yaşamak bitmiyor.
"Daha bizi soracak olursan,
burada her şey hiç bilmediğin gibi."
Düşlerimi, coşkularımı iğdiş etmeye çalışmamı, yani bir bayrak direği gibi çakıldığım yerde öylece kalmamı "istikrar" olarak tanımlıyorlardı. Belki onlar, hep aşılmaz sandıkları duvarların önünde yaşamaya inanıyorlardı...
Yıllar geçince daha iyi anladım ki, aşkın kavgasını veremeyenler, hiçbir şeyin kavgasını veremezler; aşkın özgürlüğünü yaşamayan ve yaşatmayanlar ise hiçbir özgürlüğü hak edemezler."
Yurdum,biraz da Nazım Hikmet'tir.
Yani tepeden tırnağa hasrettir.
Her sonbahar,dökülen biraz da ömrümüzün yapraklarıdır.
Herkesin hayatında çarmıhta yaşadığı ve kederlerin derin, sarsıcı izler bırakarak geçtiği yıllar ya da dönemler vardır. O dönemlerde hayatımıza ait acıları bütün dünyaya ait sanırız; oysa dünya bizim kederimizle değil, hep kendi halinde, kendi seyrindedir...
Mustafa Kutlu
Emile Zola
Stanislaw Lem
O. Henry (William Sydney Porter)
Gündüz Vassaf
Ayşe Kulin
Cengiz Aytmatov
Yusuf Atılgan
Bengül Dedeoğlu
Oya Baydar