Gözlerini dikti. Bunlar leke değil, kanla yazılmış yazı idi. Çevreyi ters tutarak doğrulttuktan sonra kanla yazılmış olan yazıyı okudu: Yine geleceğim. Altında da bir imza: Gökçen. Deliye döndü. Hep Gökçen, Gökçen... Bu yaylada yazı yazmak için kalemi, mürekkebi nerden bulacaktı? Fakat o Gökçen'di. Her güçlüğü yenmesini bilirdi. Mürekkep denilen nesne boya değil miydi? İşte Gökçen, boyaların en güzeliyle, kendi kanıyla mektup yazıyordu.
Diğer Hüseyin Nihal Atsız Sözleri ve Alıntıları
Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...
Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...
Hayat ölümün başlangıcıdır.
Rûhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervâne olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu...
Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...
Hayat ölümün başlangıcıdır.
"Ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar."
"Acizleri layık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!"
"Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
"Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahluklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı."
Alparslan Türkeş
Atasoy Müftüoğlu
Cecelia Ahern
Carl Gustav Jung
Jane Austen
Ömer Hayyam
Eduardo Galeano
Rebecca Solnit
Aslı Erdoğan
Yevgeni İvanoviç Zamyatin