Büyük kulak da biz onu dinlediğimiz ve onayladığımız için var, içimizdeki tecessüs duygusuna, hasım saydıklarımızın zillet haberlerini duymaya olan açlığımıza seslendiği için var. Büyük kulak olmamak veya ortaya çıkan büyük kulakları terbiye etmek devletin işi, bize düşen sadece kendi küçük kulaklarımızın namusunu korumak. Biz bu namusu korursak, büyük kulak zaten hükmünü yitirecektir. (14)
Diğer Kemal Sayar Sözleri ve Alıntıları
- ''O an için bize dert veren şeyin yarın bize kuvvet vermiş olduğunu fark edebilriz.''
- "Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek."
- "Bir sufi sözünde söylendiği gibi, "Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır." "
- ...sevilen nesne kem gözlerden sakınılmalıdır. s.16
- ''O an için bize dert veren şeyin yarın bize kuvvet vermiş olduğunu fark edebilriz.''
- "Özgürlük için yapmamız gereken şey aslında basittir: Arada, kapsama alanı dışında olmak. Sevgiliyi özlemek. Ona mektup yazmak. Uzun zamandır görmediğiniz dostları çat kapı ziyaret etmek. Bir kitabı, bir anı, bir sohbeti bölmeden yaşamak. Hayatın akışına kapılmak. Sessizliğe kulak vermek."
- "Bir sufi sözünde söylendiği gibi, "Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır." "
- ...sevilen nesne kem gözlerden sakınılmalıdır. s.16
- "Saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar, güneşi ve gökyüzünü görebilenler, hayatı uzun bir şimdi veya yekpare, geniş bir an olarak yaşayabilenler, 'içime çektiğim hava değil gökyüzüdür' diyebilenler eve mutlu dönüyor."
- "Romanın ahlaki meseleleri yok artık; roman 'kalbin kendi çelişkileri' nden beslenmiyor. Dostoyevski kahramanlarının o yakıcı varoluşsal meseleleri, insanın özünün sorgulandığı o peygamberi söylem bir kenara bırakıldı. Varsa yoksa şaşırtmaca ve kurgu, varsa yoksa mühendislik! Her şeyin ruhunu kaybettiği bir çağda, romanı eğlencelik bir televizyon dizisinden ayıran özellik kayboluyor ve edebiyat, ruhu ve meselesi olmayan, edebi metni oyuncağa çeviren, egoperest oyunbazların elinde can çekişiyor."