Bireyin toplumsallaştırılma süreci, özgürlü - AlıntıSöz

Bireyin toplumsallaştırılma süreci, özgürlüğün kuruyup gitmesiyle eş anlamlıdır. Toplum ve toplum yapısı, bireyin yaptığı seçimler sayesinde doğrulanır. Daha çocukluktan başlayarak, bireyin gelişimi kesintisiz bir seçme zorunluluğuna bağlanır. Bireyden seçim yapması istenir; seçmek suretiyle de birey tutsak olur ve özgürlüğünü yitirir.
Aralarında seçim yapılması olanaksız şeyleri seçmeye zorlanarak özgürlüğümüzü yitirmeye başlarız. Bölünemeyen ya da birbirinden ayrılamayan şeyler arasında tercih yapmaya zorlanırız.
Bir çocuğun karşılaştığı en radikal zorunlu seçimlerden biri de sevgiye ilişkindir. Sevgi ne sayıya gelir, ne karşılıklı bir dışlamaya tabi tutulabilir, insan su kadar ya da bu kadar sevemez. Ne de şunu sevmek, bunu sevmeyi dışarıda bırakır. Sevgi konusunda seçim yapmaya zorlanmanın ve bunu nicelleştirmenin totalitarizmi, sevgiyi hiyerarşik bir güç ilişkisinin bağlamı içine sokar. Bu durumda sevgi, her şeyi kucaklayan bir duygu olmaktan çıkar. Artık diğerkâm bir duygu değildir o.
Ana babalar genellikle, çocuğu totaliter bir seçimle karsı karsıya bırakan ilk kişilerdir. Bazen birlikte, bazen de bir birlerinden gizli olarak çocuğa sorarlar: Anneyi mi daha çok seviyorsun, babayı mı? Sormadıkları zaman da, çocuğun davranışlarından küçük ipuçları elde etmeye çalışırlar: En çok kimi seviyorsun? sorusu da yavrular tarafından benimsenir ve genelleştirilir. Çocuk da zihnen bu hiyerarşik yapıyı benimser ve anası ile babasının, kardeşlerinden hangisini daha çok sevdiğini düşünmeye baslar. Ana babaların çocuklarına sormaktan çok hoşlandığı bir başka soru da, Beni ne kadar seviyorsun? ya da Göster bakalım beni ne kadar seviyorsun?dur. Böylece, daha en küçük yaslarında birey, sevginin bölünmesi ve metalaştırılmasıyla tanışmış olur. Sevgiyi vermek ya da esirgemek suretiyle, başkalarının, özellikle yakınlarımızın davranışlarını denetleyebileceğimizi de çabucak keşfederiz. Hatta, sevginin esirgenmesi, çocuğu disipline sokmak için çoğunlukla öğütlenen psikolojik bir yöntemdir. Böylece, sevgi bir denetim aracı haline gelir. Sevgi seçimi totalitarizmin ilk günahı gibidir. Oradan başlayarak seçimler birbirini izler. En iyi arkadaşımızı seçeriz. Sonraki yıllar boyunca daha birçok arkadaş seçer, en iyi arkadaşı bir başka en iyi arkadaşla değiştirmeyi sürdürürüz. (Sf.119-120)

Diğer Gündüz Vassaf Sözleri ve Alıntıları