Açıkçası ölüme acımamak gerekir. Onun, geçmişin hiçbir döneminde bize gösterme nezaketinde bulunmadığı merhameti, bizim de ona göstermememiz için sayısız haklı nedenimiz var, o her zaman dik kafalı davranmış, kesinlikle bizim isteklerimizi göz önünde bulundurmadan hep kendi istediğini yapmamış mıdır zaten? Buna karşın en azından kısa bir an için gözlerimizin önünde beliren imge, ölüm döşeğinde bulunanların döşeğin ayakucunda görüp, gözlerini diktikleri görüntüden ziyade, bir yıkım ve perişanlık abidesi şeklindeydi, ölüm döşeğinde bulunanların ayakucunda beliren görüntü, ölümün mektuplara yaptığına benzer bir hareket yapar, ama hareketi tersten yapar, git demez, gel der. Optiğin bir cilvesi olsa gerek, ölümün gözlerimizin önünde beliren, sanal ya da gerçek görüntüsü bu aşamada oldukça küçük duruyor, iskelet adeta çekmiş gibi, ama iskeletin her zaman bu boyutta olup da onu gözlerimizde yüceltenin içimizdeki korku olması da muhtemeldir.
Diğer Jose Saramago Sözleri ve Alıntıları
- İnsan kararsızlığından kurtulmak uğruna öylesine büyük bir ihtiyaca kapılır ki ne olursa olsunbir şeyler yapmak ister,yapacakları ne kadar yararsız,ne kadar anlamsız olursa olsun,halen kendi iradesiyle karar verebildiğini görmesi açısından önemlidir,tıpkı girmemizin yasak olduğu bir kapının deliğinden bakmamız gibi.
- İnsanların tarihi tanrıyla anlaşmazlıkların tarihidir, o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
- Tıpkı Habil'i öldürmemi önleyebilecekken öldürmeme izin vermekte senin de özgür olduğun gibi, bütün diğer tanrılarda olduğu gibi sende de olan o yanılmazlık gururunu bir an terk etmen yeterli olurdu, bir an için gerçekten bağışlayıcı olman, alçakgönüllülük gösterip benim sunduğumu kabul etmen yeterli olurdu, çünkü onu reddetmemeliydin, tanrıların, ve tüm diğerleri gibi senin de, yarattığınızı söyledikleriniz karşısında görevleriniz var, (sf.31/32)
Belirsizliğin yolu başlangıçta dardır, ama onu genişletmeye hazır biri elbette olacaktır; (sf.86)
Beni bu hale koyan elbette tanrı değil, şeytan'dır, Efendi'nin onayıyla, dedi kadın ve ekledi, Şeytan'ın kurnazlıklarının tanrı'nın iradesine baskın çıkamayacağını eskilerden hep işittim, ama şimdi olayların bu kadar basit olduğundan kuşkuluyum, şeytan kesinlikle efendi'nin bir aleti, tanrı'nın kendi adıyla imza atamayacağı pis işleri icra etmekle görevli. (sf.119/120) - Geçmiş hatırlamak, şimdi yaşamak, gelecek de kaygılanmak içindi.
- İnsan kararsızlığından kurtulmak uğruna öylesine büyük bir ihtiyaca kapılır ki ne olursa olsunbir şeyler yapmak ister,yapacakları ne kadar yararsız,ne kadar anlamsız olursa olsun,halen kendi iradesiyle karar verebildiğini görmesi açısından önemlidir,tıpkı girmemizin yasak olduğu bir kapının deliğinden bakmamız gibi.
- İnsanların tarihi tanrıyla anlaşmazlıkların tarihidir, o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
- Tıpkı Habil'i öldürmemi önleyebilecekken öldürmeme izin vermekte senin de özgür olduğun gibi, bütün diğer tanrılarda olduğu gibi sende de olan o yanılmazlık gururunu bir an terk etmen yeterli olurdu, bir an için gerçekten bağışlayıcı olman, alçakgönüllülük gösterip benim sunduğumu kabul etmen yeterli olurdu, çünkü onu reddetmemeliydin, tanrıların, ve tüm diğerleri gibi senin de, yarattığınızı söyledikleriniz karşısında görevleriniz var, (sf.31/32)
Belirsizliğin yolu başlangıçta dardır, ama onu genişletmeye hazır biri elbette olacaktır; (sf.86)
Beni bu hale koyan elbette tanrı değil, şeytan'dır, Efendi'nin onayıyla, dedi kadın ve ekledi, Şeytan'ın kurnazlıklarının tanrı'nın iradesine baskın çıkamayacağını eskilerden hep işittim, ama şimdi olayların bu kadar basit olduğundan kuşkuluyum, şeytan kesinlikle efendi'nin bir aleti, tanrı'nın kendi adıyla imza atamayacağı pis işleri icra etmekle görevli. (sf.119/120) - Geçmiş hatırlamak, şimdi yaşamak, gelecek de kaygılanmak içindi.
- "dünyaya gözümüzü açıyoruz ve o anda, tüm yaşamımızı bağlayacak bir sözleşme imzalamış gibi oluyoruz, ne var ki günün birinde bir an gelir ?bu imzayı benim yerime kim attı' diye sorabiliriz."
- Zaman yavaşça akıyor, saatlerin tik takları sessizliği itiyor, azimle onu uzaklaştırmakta ısrar ediyor ama sessizlik tüm sesleri boğan kalın, ağır kütlesiyle karşı koyuyordu. Yenişemeden mücadele ediyorlardı, biri ve öteki; ses umutsuzluğun inadına ve ölümün kesinliğine karşı, sessizlik ebediyetin hoşgörüsüne karşı.