- Bir sabah uyandığınızda Tanrısını yitirmiş bir kentte yayılan şeytan uğultuları ,kulaklarınızı patlatırcasına dolar şirket odalarınıza.Son ayet, hesap tablolarının ve istatistiklerin arasında kaybolmuştur.Söylenecek son duaların unutkanlığı yakar vücudunuzu.Terleten bir titreyişi engelleyemez fiyakalı takım elbiseleriniz.Emeğini çaldığınız bir genç kızın sefer tası ateşiniz olur.Yüreksiz döngülerde ararsınız kurtuluş cümlelerini ve Araf'tan da kovulmuş bir günahkarın en dişli gözlerini taşırsınız...
- Bize olanaksız gibi gelen onlarca şey başkalarının günlük hayatının bir parçası değil mi?
- Gerçeklik ne kadar yalın bir yüzle karşımızda haykırırsa haykırsın, biz yine de kendi beklentilerimizin içten içe fısıldadığı yalanlara kulak kesiliyoruz.Yalanın yayılması nasıl da sinsidir tanrım. Sizi ne zaman avuçlarına aldığını bilemezsiniz. Kendi yalanlarınızın bile. Kaldı ki insanın vücudunu, ruhunu zayıf düşüren en çok kendi yalanlarıdır.
- Neticede insan düşüyorsa yeryüzünün en sarsıcı düşüşünü kendi yaşıyordur.
- Kör yarasalar kafamın içinde bir sürü halinde dönüp duruyor, aydınlığın masumiyetini tarumar ediyor ve acıtan yerlere tutunup dinleniyorlardı. O kadar karanlık bir dünyada yaşıyordum ki, başka kuşların gelip yuva yapması beklenemezdi kalbimin köşelerine.
- Ölümü ilk kez yol kenarında yatan bir köpeğin üzerinde gördüm. İnsanlar yanından geçerken şöyle bir bakıp sonra da yollarına devam ediyorlardı.Ben uzun süre orada kalma ihtiyacı hissettim. Bu yüzden ölüm ''bir süre iç çekip sonra da görmemiş gibi''davranmaktır benim dünyamda.
- İnsanın bir şeyi önemli bulması da tamamen kendisiyle ilgili. Senin için önemliyse, dünyanın en iyi şeyi demektir.
- İnsanın bir şeyi önemli bulması da tamamen kendisiyle ilgili. Senin için önemliyse, dünyanın en önemli şeyi demektir.
- Arayışlar insanı yorar. Hele aradıkların, kendi içinde gizlediğin şeylerse yorgunluğun kat kat artar. Bir daha onlarla karşılaşmamak için, bulabildiğin en uzak köşelere gizlediğin şeyleri bir gün yeniden ortaya çıkarmak zorunda kaldığında, onları gizlemek için sarfettiğin çabanın iki kat fazlasını harcamalısın.
- Birazdan yemeğe oturacaklar . Kadın kaya gibi duran ekmekleri bir tencereye koyup suyun içinde yumuşatmaya çalışıyor .El Halil'de kuşatma sürüyor çünkü . Uzun namlulu silahlar , evinden çıkan kim olursa olsun , alnına ,kalbine buz gibi bir öpücük kondurup duvarın ötesine taşıyor .. Çocukların elleri taş tutabilecek kadar güçlü olsun diye , elinde ne varsa sofraya koyuyor kadın .. (25 Şubat 1994 El Halil katliamı )