- Güneşli bir sabah dışarı çıkıp yeryüzünü selamladım.
- Şimdi kalkıp da seni seviyorum desem. Söyleyemem ki... Bunu kendime bile söylemeye cesaret edemedim ben. Bunu içimde hissettiğim ilk andan itibaren içimde saklıyorum. Münkesif bir kalbin iç burkan acziyetini kimselere söyleyememek de başka bir acı veriyor insana. Oysa karşıma çıkan her insana ilk olarak ve sadece bundan söz etmek istiyorum. Tutuyorum kendimi, saklıyorum.
- Merak etme hiçbir tahayyül, mukadder olanı değiştirmeye yetmez. Kalbini ferah tut. Dua edelim.
- Bir sevgili gittiğinde, ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir. Bir sevgili gittiğinde, altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir. Bir kuş, bir sevgili... İnsan kaybettikleriyle insandır.
- İnsanlara bir şeyler anlatmaya çalışmak buharlı bir cama yazı yazmaya benziyor. Özenle yazıyorsun, apaçık belli oluyor anlattıkların. Sonra silinip gidiyor...
- Hevesleri, beklentileri, erteledikleri, kursağında kalmış kelimeleri, kaçırılmış bakışları, gizledikleri, bitirilmemiş mektupları, susuşları ve istemsiz veda edişleriyle tamamlanmamış bir cümledir insan. Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir. İnsanın kendini tamamlayabilmesi isteği...
- İnsan bazen gerçeklikle hayalin ayırdına varamıyor. Kafamda o kadar çok şey geziniyor ki bazen bunların ne kadarı gerçek ne kadarı kendi kurgularım fark edemiyorum. Böyle zamanlarda kendimi o kadar, korumasız hissediyorum ki...
- Sarılalım diyecektim az kalsın. Içimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların... Tamam sustum.
- Çocuklar birbirini isimsiz de tanırlar. Cocuklar birbirlerini ropa vurmalarından, saklambaçta gizlendikleri yerlerden, hızlı koşmalarından, misketlerinden, spor ayakkabılarından tanırlar.
- Bak şu küçük çocuk varya vuracaklar onu! Hani babasının ardında duran. Başını babasının sırtına dayayan çocuk. İşte o! Vuracaklar birazdan onu. Çöp bidonlarının arasında dolaşalım. Endişe etme çocukların kalbine değen kurşunlar sekmezler hiçbir yere.