- Erkeklere, erkeklere, en çok onlara, bu kendilerini, sonra yine kendilerini sevenlere kızgınlığım. İki düğmeli, tek düğmeli, üç düğmeli ceketleriyle duyarsızlar ordusu yığın yığın geçiyorlar. Ceketsiz, kravatsızlarda biraz olsun umudum vardı, oysa tek dolaşmıyor onlar -güçsüzler.
- Bak, hayal kurarım, en zevksiz acıklılara gözyaşı dökerim de kendimi bilmem. Biz bilmeyiz birbirimizi; böylesine mutluyuz bazı.
- Din kitaplarını ahlak kurallarıyla, ahlak kurallarını inançlarla, inançları din kitaplarıyla karıştırıyordu durup durup.
- Korkma, aydınlığı bir ucundan da olsa görenlerin işi değil korkmak.
- Yağma yok beyim, yanlışımı kendim seçerim ben. Yanlış da yapsam, kendim, bile bile, ama kendim yaparım. Senin zorlamanla yapılacak yanlış, komik bir kandırılıştan başka ne?
- Kapadı kitabı. Okumak istemiyorum ki. Asıl öğrenmem gerekenin şu kitapta olmadığını biliyorum. Okumak. Doldurmak boşlukları. Ama boşluklar rastgele açılmış asfalt delikleri değil ki. Rastgele zift dökerek kapayasın. Şimdi, kendi yalanlarımı, dar sokaklarımı, korkaklığımı, tembelliğimi, bereketli bir patlamadan çok düzelmeyecek bir kambura doğru gelişen sıkıntımı, yalnızlığımı, beceriksizliğimi tanımadan, tanıyıp da üstüne üstüne gitmeden, bu kitabı okumamın yararı var mı? Bir şeyler öğrenmek, bir şeyleri bilmek, bir şeylere daha bilen gözlerle bakmak, biraz daha yukarıdan, biraz daha ilerden, güvenmek kendine ve sonra.
- Ah hiçbir zaman, hiçbir şeyi yitirmeyeceğini sanarak tüketmek kendini. Tükenişine seyirci kalmak, bu yasaklanmalı.
- Ah niçin bir iz arıyoruz, niçin nedenler, sonuçlar, niçin anılan, andıkça yaşaran gözler arıyoruz? Bir yüreğin sıkılmasını, avuçların terlemesini, boğazın kurumasını, beynin çatlarcasına zonklamasını istiyoruz? Bekliyoruz. Niçin geriye dönüp bakmak; geriye dönüp bakınca arkada önemli bir şey bulmak istiyoruz?
- Telefon edebileceğim, "gel" diyebileceğim kim var? Gel sözü çoktandır anlamını yitirmiş. "Gel", "hiçbir şey vermeyeceğim", "hiçbir şey almayacağım gel!" Oysa "gel" deyince, bir şey almaya, bir şey vermeye hazır olmalı. Alis'i Harikalar Diyarı'na götüren büyüden bir şeyler. Nicedir Alis Harikalar Diyarı'na gitmiyor. Nicedir paylaşılacak bir düş yok. Nicedir büyücüler, peri kızları, bir dudağı yerde bir dudağı gökte devler durallığın orta yerinde bitmiyorlar yerden. Gökten inmiyor Tanrılar; bayağılığa, sıradanlığa akıl almaz oyunlarla karşı çıkan şeytanlardan söz edenler azaldı.
- Herkes vapuru bekliyor. Elâ kendisiyle bekleyen kalabalık arasındaki benzerliği düşündü. Her şeyin değişebileceğini sananlardanız, bekleyenlerden, umanlardan. Yeni bir adadan ya da gelmesi çok olağan olan vapurlardan bile bir şeyi, bir değişimi beklemek. Kıyıya toplanmış bu halk için vapur neyi değiştirebilir?