Alâkalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ve "sevmek" deyip çıkıyoruz. Onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime. (153)
Zekânın en sivri noktası şüphe ve tereddüttür. (165)
Sevmek öldürmektir. (172)
Şüphesiz, insan, bütün hayvan nevilerinin seviyelerini kendinde toplamış bir mahlûktur. (172)
Yaşamak, yaralamak ve yaralanmaktır; fakat insanca... (173)
Ancak "izm"siz düşünebildiği gün insan zekâsının hürriyetinden ve genişliğinden bahsedilebilir. Kafamızın zinciri bu "izm"dir: Sistemcilik ve nazariyeciliktir. (190)
Yalancı geleceğin şüpheli vaatlerine değil, teminatına ve senedine ihtiyacım var. Halbuki o vaat bile etmiyor ve kendisine beni nasıl karşılayacağını sorduğum vakit, korkunç bir dilsizlikle susuyor...
Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar...
Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile: Damalardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada br saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hattâ yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filân... Zavallı mürâhik...
Zaman yürümüyor, dakikalar korkunç bir sıkıntı içinde uzuyorlar, hatta dağılıyor, birikmiyor, toplanmıyor ve bir çeyrek saat olamıyorlar...
Fernando Pessoa
Charles Bukowski
Jack Kerouac
Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi
Robin Sharma
Olivia Cunning
Gabriel Garcia Marquez
Cemalnur Sargut
Seda Akgül
Daniel Quinn