- Bunun hiç başına gelmeyeceğini, gelemeyeceğini, dünyada bunlardan hiçbirinin başına gelmeyeceği tek kişi olduğunu sanırsın; sonra tıpkı herkese olduğu gibi hepsi teker teker senin de başına gelmeye başlar.
- İş işten geçmeden konuş şimdi ve söyleyecek başka hiçbir şey kalmayıncaya kadar da konuşabilmek umudunu taşı. Ne de olsa zaman azalıyor.
- Kim olduğunu bilmek istiyorsun. Sana yol gösterecek çok az şey olduğu ya da hiçbir şey olmadığı için, kendinin tarihöncesindeki büyük göçlerin, fetihlerin, ırza geçmelerin, kız kaçırmalarının ürünü olduğunu kabul ediyorsun; yolculuk yapan tek insan sen olmadığına ve insan toplulukları on binlerce yıldır yeryüzünde dolaştıklarına göre, ata soyunun uzun ve dolambaçlı kesişmelerle sürmüş olan yolculuğunun çok çeşitli topraklara ve krallıklara yayıldığını ve sonunda 1947'de seni dünyaya getiren annenle babana kadar kim bilir kim kimi o da kimi o da kimi o da kimi o da kimi döllemiştir, diye düşünüyorsun.
- Bir panik atak, şehrin sokaklarındaki soluksuz koşuya çevrilmiş; çünkü panik zihinsel kaçışın bir ifadesidir, köşeye sıkıştığın, gerçek kaldıramayacağın kadar ağır geldiği, bu kaçınılmaz gerçeğin haksızlığına karşı koyamadığın zaman içinde kabaran sınırsız güçtür; o yüzden bu dehşete verebileceğin tek tepki kaçmak, kendini soluk soluğa seyirten, çılgınlaşmıs bir bedene dönüştürerek aklının kapılarını kapatmaktır.
- İnsan (eğer becerebilirse) sevilebilir biri olarak ölmeli.
- Yazmak gövdede başlar, gövdenin müziğidir ve sözcüklerin anlamı varsa, bazen anlamlı olabilirlerse, sözün müziği anlamların başladığı yerdir.
- İnsan kendisine inanan birini bulmazsa bu dünyada asla bir şey başaramaz.
- Gençlerin sorunu da bu işte. İyi niyetliler ancak ellerinde bir güç yok.
- Eğer ölüm her yerde varsa, nereye gittiğinin ne önemi var?
- Insanlar da köpek muamelesi görebilirler, dostum, bazen de gidecekleri bir yer olmadığı için ahırlarda ya da çayırlarda yatarlar. Kendine acımayı başlamadan önce yolunu kaybeden ilk köpeğin sen olmadığını hatırla.