Patrick Süskind
- Doğum: 1949
- Almanya'nın Bavyera eyaleti sınırları içinde kalan Münih'in 30 km güneyindeki Starnberger Gölü kıyısında, Ambach'ta dünyaya geldi. Babası Wilhelm Emanuel Süskind de bir yazardı.
Patrick Süskind, lise olgunluk sınavının ardından sivil olarak askerlik hizmetini yerine getirdikten sonra 1968-1974 yılları arasında, yine babası gibi, üniv... (devamı)
- Birkaç adım sonra gece göğünün zaten az olan ışığını yüksek binalar yutunca Grenouille karanlıkta ilerlemeye başladı. Önünü görmesi de gerekmiyordu. Koku ona yolunu güvenilir biçimde gösteriyordu.
- Kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki, sözden, gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüdür. Savılıp atılamaz bu inandırıcılık, soluduğumuz havanın ciğerlerimize işleyişi gibi, o da içimize işler, doldurur bizi, hepten ele geçirir, çaresi yoktur.
- Amacı, sanatıyla çok para kazanmak değildi, başka türlü geçinmenin yolunu bulduğu sürece, sanatını geçinmek için bile kullanmak istemiyordu. İçini açığa vurmak istiyordu, başka bir şey değil, dış dünyanın verebileceği her şeyden harikulade bulduğu içini açığa vurmak.
- Birkaç adım sonra gece göğünün zaten az olan ışığını yüksek binalar yutunca Grenouille karanlıkta ilerlemeye başladı. Önünü görmesi de gerekmiyordu. Koku ona yolunu güvenilir biçimde gösteriyordu.
- Kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki, sözden, gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüdür. Savılıp atılamaz bu inandırıcılık, soluduğumuz havanın ciğerlerimize işleyişi gibi, o da içimize işler, doldurur bizi, hepten ele geçirir, çaresi yoktur.
- Amacı, sanatıyla çok para kazanmak değildi, başka türlü geçinmenin yolunu bulduğu sürece, sanatını geçinmek için bile kullanmak istemiyordu. İçini açığa vurmak istiyordu, başka bir şey değil, dış dünyanın verebileceği her şeyden harikulade bulduğu içini açığa vurmak.
- Her sanatta ve her zanaatta yetenek hiçbir şey ifade etmez, ama deneyim, alçakgönüllülükle, çalışkanlıkla, elde edilmiş deneyim her şeydir. / Sayfa 84
- Çünkü koku, soluğun kardeşiydi. Onunla birlikte insanların içine giriyordu, yaşamak istiyorlarsa karşı duramıyorlardı. Hem de tam orta yerlerine giriyordu koku, doğrudan kalplerine ve orada akla karayı ayırır gibi ayırıyordu ilgiyle aşağılamayı, iğrentiyle zevki, aşkla nefreti. Kokulara egemen olan insan kalbine egemen olurdu.
- Bu güne kadar hep, büzülüp uzaklaşması gereken şeyin genel olarak dünya olduğunu sanmıştı. Oysa dünya değil insanlardı.
- Aşkın bedeli her zaman akıl kaybı, teslimiyet ve bunun sonucunda meydana gelen ergin olmama hali ile ödenir.
Platon'a göre aptallar güzel ve iyi olman için, ilahi mutluluk için çabalamaz çünkü hallerinden memnundurlar. Bilge olanlar da bunlar için çabalamaz çünkü onlara zaten sahiptirler. Sadece aptallık ile bilgeliğin tam ortasında duranlar, yani sen ve ben ve sabırla kırmızının yeşile dönmesini bekleyen diğer herkes Eros'un okunu algılayacak durumdadır.
Aşk, hiçbir ölümlünün yakasını kurtaramayacağı bir güçtür ve aşkın ışığı bazen ölüler diyarının en karanlık köşelerine bile sızabilir.
"Gerçek aşk", diye yazar Stendhal, ölüm düşüncesini daha sık getirir akla, ölümü düşünmek daha kolay, daha az korkutucu hale gelir; ölüm basit bir mukayese meselesine, kişinin pek çok şey karışılığında ödemeye hazır olduğu bir bedele dönüşür.