- Uçarken Galata kulesinden; Eylemine kenar süsü olarak, Balıkları düşündü Hezar-fen.
- Yeni bir ülke yoktur, Diyor o ünlü şair; Ne de yeni denizler. Nereye gitsen bu kent, Seni peşinden izler. Ama gitmektir benim Yenilmezliğim dünyada. Ve ben durmaz giderim, Bu can tende durdukça
- Acı, gittiğini geri dönen yavaş at, Gizli ve tekinsiz öksesi yaşamanın. Umulmadık sevinçleri tattıran bize, Renklendiren bir kuşun kanadını. Ve gece söküp gündüz örerek, Var gibi gösteren hiç olmayanı. Gelirler tüyden adımlarıyla Ve aşk ve mut ve başkaları. Duyulur içten içe değişmez acı, Komaz ansımaya yanıltıcı yanlarını. Ve bizim o insancıl yaramız, Açılır bir gülün yapraklarını. Yüreğimizin kanayan gergefinde, Delerek acının gerilmiş kumaşını.
- Kiminin dikenleri vardır, Katlanamaz üstüne. Hep dikine durur Delmemek için gövdesini. Kiminin yoktur bir tek kemiği, Doğrulamaz ayaklarının üstünde. Ona göre varsa yoksa kendisi, Dürülüdür ütülü bir mendil gibi. Ben eğilmem gündüz ama, Geceleri kanatırım kendimi.
- Ne dedim, ne yaptım, Nasıl davrandım? Düştüm peşime izledim. Sanki ben ve bendim Önümsıra, ardımsıra Dehlizinde kendimin. O mu öndeydi, ben mi? O dediğime bakmayın Ayırt etmek içindi. Av mıydım, avcı mıydım? Tuhaf ama ben ve ben Hem kaçtım, hem kovaladım. Hangisiydim acaba? Önümsıra kaçan mı, Kovalayan mı ardım sıra? İki kadınla, İki çocuk arasında Koştum iki ayrı acıya. Çekip tetiği sonunda Kendimi vurdum. Ne av var artık, ne avcı. O yok, ben yokum. Sadece küf kokusu, Dehlizimde kayboldum.
- Ne zaman bir dosta gitsem, Evde yoklar. Bekliyorum bir kapının önünde, Cebimde yazılmamış bir mektupla. Bana karşı ben vardım Çaldığım kapıların ardında, Ben açtım, ben girdim Selamlaştık ilk defa.
- Bazen düşünür müsün Başka bir şeymiş gibi kendini? Şimdi bilmiyorum yaşımı Kaç boğumluydu kuyruğum, Zehirim ne kadar keskindi! Çevremde kızıl bir ateş çemberi Kaldırıp kuyruğumu bir gün Sokmayı düşündüm kendimi. Bazen düşünür müsün sen de Başka bir şeymiş gibi kendini? Kendi kendini gören bir Göz gibi oldun mu hiç. İçe dönük bir göz gibi? Gözünün bebeğinden Kaç fersah gördün içini? Nereye kadar sürdü yolculuğun, Dehlizin sandığından derin miydi? Söyle nerede buldun kemiklerimi? Yüzüğüm herhalde parmağımda değildi! Bazen düşünür müsün sen de Başka bir şeymiş gibi kendini?
- Kendine yöneliktir sevda dediğin, Sevgili onu varetmeye yarar ancak. Açılır üstünde tensel isteğin, Kılıfında bunalan bu tinsel sancak. Sense ta derinden bütün benliğinle, Hazırsındır birine adamaya ömrünü. Sevdayla buğulanmış gözlerinle, Görmezsin aynaların sana güldüğünü. Ama diner zamanla içindeki fırtına, Toz duman dağılır durulur ortalık. Bakamazsın bile artık suratına, Bir hiçtir sevgilim sandığın alık. Gönlümdeki sevda seli taştan taşa atladı; Ne kadınlar sevdim de haberleri bile olmadı.