- İlkel yaşayışınız ve kendinizi koruma yöntemleriniz gelecekte çok faydasını göreceğim bir şey öğretti bana: İlkel bir Kızılderili olmanın, hukuk fakültesi bitirmiş bir devlet memuru olmaya bin kere yeğ tutulacağını.
- Alçakça öldürülse bile, kimin öldürdüğünü araştırmak zahmetine katlanan çıkmıyordu. Yönetimin gözünde, kürek mahkûmu bir hiçti. Köpekten bile değersiz bir yaratık.
- Bütün gece kendimle mücadele halindeyim. Vazgeçemiyorum bir türlü. Gerçekten de, hayatta bağışlanamayacak şeyler var. Evet, adaleti kendi elimle yerine getirmeye hakkım yok ama bu görüş, başka bir toplumsal sınıfın insanları için geçerli.
- Yanılıyorsun, hesapların doğru değil. Benim maddi varlığımın, manevi varlığımla hiç ilgisi yok.
- "Her şey mümkündür. Vali, ayağı sürçen zavallı kişiler hakkında ne bilebilir? Bir insan asla yitip gitmez. Ne yaparsa yapsın, hayatının belirli bir anında onu yeniden kazanma, iyi ve topluluğa yararlı biri yapma fırsatı beliriverir. Öyle değil mi dostlar?"
- "Sizce uygarlık nedir müdür bey? Asansörümüz, uçağımız, yer altında giden trenimiz var diye, bizi yanlarına alıp bakan kişilerden daha mı uygarız sanıyorsunuz? Evet, mekanik uygarlığın nimetlerinden yoksun yaşıyor buradaki adamlar. Ama bana kalırsa, doğayla haşır neşir yaşayan bu köy insanlarının her birinde çok daha büyük bir insanlık, ruh inceliği ve anlayış var. Gelişimin nimetlerinden yararlanmıyorlarsa da, sözde uygar geçinenlerin hepsinden üstün bir Hristiyan yardımseverliğine sahipler. Günün birinde beni mahkûm ettiren savcının ruhuna sahip olacaksa, Paris'in Sorbonne'unu bitirmiş birinden, bu küçük köyün okuma yazma bilmeyen cahil insanını her zaman üstün tutarım. Biri her zaman insandır, öbürü insanlığı çoktan unutmuştur."
- Sayısı git gide artan mekanik buluşlar, diken üstünde bir hayat, tek hedefi yeni mekanik buluşlar ve daha kolay, daha iyi hayat olan bir toplum. Bilimin yeni buluşlarını tatmak daha büyük bir rahatlık ve buna varmak için devamlı bir mücadeleyi beraberinde sürüklüyor. Bütün bunlar da ruhu, acıma duygularını, anlayışı ve soyluluğu öldürüyor. Başkalarıyla uğraşacak zaman yok, hele sabıkalılarla hiç.
- Unut, çünkü bunları çok düşünürsen insanlara kızmak ve belki, sonunda onlardan nefret etmek zorunda kalacaksın. Yalnız unutmak onları yeniden sevmene ve aralarında yaşamana imkân verebilir.
- Neden böyle bir çocuk gibi kendimi bırakıyorum? Neden? Dünyanın bir ucundayım, doğru, ama kendimi bırakıyorsam çok uzun süre tutuklu kalıp boyun eğmekten başka şey bilmediğimden. Ve şimdi, özgürlüğüme kavuşup kararlarımı kendi kendime alacak yerde, bırakıyorum kendimi başkasına. Kafesi açılan ve uçmayı unutmuş bir kuş gibi tam. Uçmayı yeniden öğrenmek zorunda.
- Evet, aza kanaat ederek yaşayan, bir hiçle mutlu olan, nereden geldiği ve ne olduğuyla ilgilenmeden bir adamı benimseyen bu insanlar arasında basit ve namuslu biri olmak kolay.